06.10.2018

Mutlu olmak istemekle tembel olmanın hiçbir ilgisi olmadığını kanıtladığını bilse, kırlangıcın göğsü kabarır mıydı acaba? Yoksa yaşamaya devam mı ederdi yalnızca? Sıcak havaları severdi kırlangıç. Bunun için de kilometrelerce uçardı. Uçmayı da severdi nasılsa. Yemek bir mutluluktu onun için. Böcekleri havada yakalamak oyundu. Oyun oynamak doyurucuydu. Başka bir şey yemezdi. Sadece böyle yaparak, oynayarak doymak zevkliydi çünkü. Tüm bunlara rağmen, çalışkandı kırlangıç. Ötüşü bile hummalıydı. Sanki çalışmak için yaratılmıştı. Ritmik bir şekilde şarkı söylerdi. Kulağa hoş gelmek değil, kendisini mutlu etmek için söylerdi şarkısını. Ritmiyle kendisine güç vermek, daha çok çalışabilmek için… Yani başkasının ne diyeceği umurunda bile değildi. Dans …

Okumaya Devam Et

15.09.2018

Hiçbir balık kırlangıç balığı kadar denizi kendi varlığında, tadında ve kokusunda taşıyamaz bana kalırsa. Kırlangıç Efe de bunu bilerek adamlarına kendisine Kırlangıç dedirtmiş, bana öyle söylemişti zamanında. Kırlangıç Efe kim mi? Deniz aşığı, tuhaf bir adam. İsyankar adam Kırlangıç Efe. Deli Dumrul’ların acımasız Azrail’i olma peşinde. Ama hiçbir şey eski zamanlardaki kadar basit değil artık. Ne Deli Dumrul’lar ayan beyan bir şekilde kuru bir çay üzerine bir köprü yapıp geçenden de geçmeyenden de para alıyor ne de Azrail’ler onları yakalayıp aman diletebiliyor. Artık Deli Dumrul’ların köprülerinin kuru bir çay üzerine yapıldığı geç, çok geç anlaşılıyor ya da hiç anlaşılmıyor. İşte …

Okumaya Devam Et