01.04.2019

Bir kedinin peşinden koşan bir çocuktum bir zamanlar. Şimdiyse, sadece başımla selam veriyorum onlara. Çok eski bir dostu görmüş gibi hissediyorum her kedi görüşümde. Ne var ki, onlarla muhabbet edemediğimden, nostaljik bir hüzünle doluyorum her defasında. Oysa eskiden konuşurdum onlarla oynarken. Sohbet ederdik… Yediklerinden, avladıklarından bahsederlerdi bana. Türlü türlü eğlenceli hikayeler dinlemişliğim vardı onlardan. Bir kedinin mizah yeteneği olmadığını düşündüyseniz, ciddi ciddi yanılıyorsunuz derim. En azından benim mizah anlayışıma göre komikler. Şimdi konuşamıyorum hiçbiriyle. Bazen sıkılmış bir ev kedisiyle birkaç saniye sohbet edebiliyoruz; ama yetmiyor işte. Neden konuşamıyorum artık onlarla, bilmiyorum. Belki… düşünecek başka şeyler bulduğumdan, belki… insanlarla vaktimi ve …

Okumaya Devam Et

29.01.2019

Selamlar dostlar… Aslında neden “Selam”ın sonuna çoğul eki eklenir, bir türlü anlam vermiş değilim; ama bu geleneği bozmayacağım. Ha bir de “Merhaba”nın sonuna eklenir sevgili çoğul eki. Oysa hoş karşılanmışlık, çevresi sınırlanmamışlık, yeri geniş olmuşluk, cömertlik falan demektir Arapçada “Merhaba”. Aslında bu gereksiz çoğul ek israfı “Teşekkür” sözcüğü için de geçerli; ama bir galad-ı meşhur olup çıkmış sevgili dilimizde. Olsun be! Çıksın… Ben “Teşekkür”ü “-ler” ile seviyorum zaten. Ne o öyle kuru kuru… “Teşekkür….” Ulan öküz! “Teşekkürler” desene… Neyse neyse… Ben şimdi sizlerin huzurlarınıza, “-lar…” bak yine çoğul konuşuyorum, neden geldim onu anlatayım. Şimdi bakın… yok bakmayın, dinleyin… Sakın bakmayın …

Okumaya Devam Et

04.12.2018

Tanıştığımızda birbirimizi anlamak için çaba sarf etmemiz gerekti. Öyle hemen sevgi böcekleri gibi sarmaş dolaş olup; birbirimiz için yaratıldığımızı anlayamamıştık. Çok konuştuk ve çok tartıştık. Birbirimize aşık olduğumuzu da öyle törenlerle ilan etmedik. Her şey normal seyrinde gerçekleşti. Olması gerektiği gibi değil, olduğu gibi… Birbirimizi yönlendirmemiz de gerekmedi. Bu yönde oyunlar oynadık, evet; ama ciddiyetle yapmadık bunu. Kim daha iyi bir yönlendirme ustası, kim karşısındakine fark ettirmeden daha ustaca istediği gibi yönlendirecek karşısındakini… bu tür şeylerde hep meydan okuduk birbirimize ama bunlar birer oyundu sadece. Zevk aldığımız, devamlı oynadığımız küçük oyunlar… Çok kavgalar ettik. Birbirimizden nefret ettik… Aşk ve nefreti …

Okumaya Devam Et

03.12.2018

Kumar oynamayı seviyordum. Kartları pek sayılmaz; ama zarlar… Bir sürü zarım vardı. İşlemeli, farklı şekil ve renklerde, bir kısmı, çok iyi kumarbazlarca anlaşılacak kadar hassas bir ayarda hileli… Bir kısmı desek ayıp olur. Sadece bir tanesi… Yani bir çifti. Hileli zarı ben de sevmezdim çünkü. Ben zarların tekinsizliğinden hoşlanırdım. Bazen, çok nadiren hileli zar kullanırdım. Çok istediğim bir şeyi elde etmek için değil, başkasının çok elde etmek istediği bir şeyi elde etmemesi için… Şerefsizler… Onlar da istedikleri bir şeyi tekinsiz bir zara bağlamasınlar. İt oğlu itler… Tıpkı benim bir zamanlar yaptığımı yapmasınlar onlar da… Tıpkı benim kazandığım gibi kazanmasınlar… Kazandım …

Okumaya Devam Et

12.10.2018

Güzel bir leopardı. Yetişkinken yanıma gelmiş ve kimseye zarar vermemeyi seçerek yanımda yaşamak istemişti sessizce. Şehrin ortasında, devasa bir leoparı hiç zorluk çekmeden beslemek… Trafik kazasında parçalanmış hayvanlar, öldürülmeye terk edilmiş yavrular ve çöplerle besleniyordu. İşin tuhafı, onu doyuracak kadar trafikte ezilen hayvan, can çekişen yavru oluyordu şehirde. Her çöpü yiyemiyordu doğası gereğince; ama çöpten buldukları da takviye sayılıyordu. Neden benim yanıma geldiğini bilmiyordum; ama onu kabullenip sevmiştim. Zararsız oyunlar oynuyor, rahatlamak istediğimizde vücut ısılarımızı ve soluklarımızı paylaşarak birbirimize eşlik ediyorduk. O avlanıyordu, ben çalışıyordum. Böylece geçinip gidiyorduk. Kimse onu görmüyordu…

Okumaya Devam Et

06.10.2018

Mutlu olmak istemekle tembel olmanın hiçbir ilgisi olmadığını kanıtladığını bilse, kırlangıcın göğsü kabarır mıydı acaba? Yoksa yaşamaya devam mı ederdi yalnızca? Sıcak havaları severdi kırlangıç. Bunun için de kilometrelerce uçardı. Uçmayı da severdi nasılsa. Yemek bir mutluluktu onun için. Böcekleri havada yakalamak oyundu. Oyun oynamak doyurucuydu. Başka bir şey yemezdi. Sadece böyle yaparak, oynayarak doymak zevkliydi çünkü. Tüm bunlara rağmen, çalışkandı kırlangıç. Ötüşü bile hummalıydı. Sanki çalışmak için yaratılmıştı. Ritmik bir şekilde şarkı söylerdi. Kulağa hoş gelmek değil, kendisini mutlu etmek için söylerdi şarkısını. Ritmiyle kendisine güç vermek, daha çok çalışabilmek için… Yani başkasının ne diyeceği umurunda bile değildi. Dans …

Okumaya Devam Et

23.08.2018

Hayatımda ilk defa kendi başıma tatile çıkacaktım. Gerçi bir günlük bir turdu tatil dediğim ama ne bileyim, kendi başıma denize girme, yanımda su atıp oynayacak birisi olmadan yüzme fikri bile tuhaf geliyordu bana. Davet etsem benimle gelecek onlarca arkadaşım vardı ama bu kez tek başıma gitmeyi düşünüyordum. Psikoloğum önermişti çünkü. Aşırı derecede yalnızlıktan korkan bünyem için iyi olabilirdi dediğine göre. Yalnızlıktan, yalnız kalmaktan korktuğumdan hayır diyemiyor, bunun için bir psikoloğa yüzlerce lira para bayılıyordum. O da böyle şeylerle korkumu yenebileceğimi düşünüyordu işte. Haydi bakalım, deneyecektim bir kere. Tur otobüsüne bindiğimde, etrafıma şöyle bir göz atmaktan alamamıştım kendimi. Psikoloğum Hayri Bey’in …

Okumaya Devam Et