Bir gün bir evde bir adam yatağından kalktı ve artık orada yaşamak istemediğine karar verdi. Evde karısı ve iki çocuğu da yaşıyordu. Çocuklardının ikisi de erkekti, karısı istediği kadındı. yanlış anlamayın, adam karısını ve çocuklarını çok seviyordu. Sadece artık onlarla yaşamak istemiyordu. Eğer ne yapmak istediğini bilse her şey kolaydı. Oradan çıkar ve yapmak istediğini yapardı. Oysa o ne yapmak istediğini bilmediği gibi, ne istemediğini bile tam olarak bilmiyordu. Orada mı; yoksa onlarla mı yaşamak istemiyordu? Önce taşınmayı deneyebilirdi mesela. Bunu yapmasına maddi ya da manevi hiçbir engeli yoktu. Oysa o bu ruh hâlini, bununla kendi canını ve başkalarınınkini sıkmayı …
Kategori: Mikro Öykü
04.01.2025
“Ablam sigara iççen mi?” Sigara içmem, sevmem de. Adamın elindeki de eskinin uzun Samsun’u ayarında olan Samsun 216. Hem kokusu ağır hem de ciğerlere olan yükü. Taksideyim. Apar topar bindiğimden şoförün yanına oturuverdim. Evet, sigara içmiyorum ama… Kendimi şoförün dost elindeki paketten bir tane çekerken buluveriyorum. Usta bir yankesici gibi, neredeyse pakete ve diğer sigaralara hiç sürtmeden çekiyorum hem de. Dolu bir paket bu, içinden sadece bir tane alınmış. O da şoförün ağzında. Benimkini sayarsan iki. Neden alıyorum o sigarayı? Şoför yanan çakmağı sigaranın diğer ucuna uzatıyor. Bir hamlede uzun bir nefes çekiyorum, öksürmüyorum. O sigarayı neden aldım? Sigarayı çektiğimde …
18.12.2024
“Bir iyiliği istemeden yaptığı için iyi olduğunu zanneden mutsuz insanlarla doludur dünya.” “…” “Büyük laf ettim değil mi?” “Eh…” “Yine de doğru.” “Yani ne demek istiyorsun?” “Yani, çocuğuna bakmak istemiyorum. Onun için bunu yapsam bile iyilik sayılmaz.” “Ama biz arkadaşız.” “Artık değil.”
26.11.2024
Yüksek sesle esneyen insanlardan oldum olası hoşlanmamışımdır. İstisnasız empatiden nasiplerini almayan insanlar olmuşlardır. En azından rastladığım insanlar öyle çıkmıştır. Düşünüyorum da acaba davranış değiştirsem, yani yüksek sesle esnesem umurssamayı bırakabilir miyim?
17.10.2024
Kabaklar çoktan kurudu. Gelip kendilerini iplerden çözecek eli beklemedeler. Onları alıp oyan, şekillendiren bıçağı ağaçtan duymuşlar, merak ediyorlar. Ağaç yapraklarıyla havayı kollamakta. Ne zaman gelecek?Bekçi şimşirlerle sözleşmiş gerçi, geldiğinde kendisine haber verecekler. Yine de o da gözlemekte etrafı. Yerin altında bile kökleri diğer köklere haber sormakta. Sandalye de aynı telaşta. Çoktan topraktan ayrılmış olsa da hâlâ canlı bir telaşla çarpmakta atomları. Lamba suskun. Doyuyor güneş ışığına ki akşam konuşabilsin ışığıyla onunla. Gelecek ve o sandalyeye oturup kabakları oyarken ya da kitap okurken onu dinleyecek gözleriyle. Ve anlatacak… Okuduğu kitaplardan bahsedecek. O kendi kendisine konuştuğunu sanacak. Lambanın onunla konuştuğunu, sandalyenin eli …
20.09.2024
Kapıyı çaldığında merak ettiği şey nasıl karşılanacağıydı. Eski tip zilin zırıldaması bittiğinde kalp atışları yükseldi. İçeriden bir çıtırtı sesi geldikten bir süre sonra kapının hemen arkasından bir ses daha geldi ve kapı açıldı. İçerdeki yüzü gördüğü an, kalp atışları birer balyoza dönüşüp göğsünü dövmeye başladı. Dile kolay, birkaç salise içinde her şey değişecekti. Oysa hiçbir şey değişmemiş, her şey eskisi gibi devam etmişti. Bu iyi mi olmuştu? İçi rahatlamamıştı da… En azından o kadar zamandır ne yapmakta olduğunu sorsa iyi olmaz mıydı? Kendisi de bir şeyler anlatabilirdi ama sorulmadan anlatsa… tuhaf olmaz mıydı? Ağzındaki cümleyi yarıda bırakıp bir adım geri …
29.02.2024
Bildiği yerlerde bilmediği, bulmak isteyebileceği bir şey arayan tek kişi o değildi, olmayacaktı da. Yine de kapıyı sessizce açtı… Oysa meşum bir gıcırtı, verdiği bu karar için son derece uygun bir fon olurdu. Gerçi evdekilerin uyanmaması için kapının sessiz açılması iyi bir şeydi. Yanına fazladan hiçbir şey almadan çıkmıştı evden. Nasıl olsa çantasında ihtiyaç duyabileceği her şey vardı. Nereye gideceği belli değildi ama o bilmediği bir yerlere gitmek istiyordu. Giderken de yolda tüm alışkanlıklarından teker teker sıyrılacaktı. Yavaş yavaş yapacaktı, alıştıra alıştıra. Çünkü kendisi de; tüm alışkanlıkları ve kişiliğiyle, kendisi için tanıdık ve bildik bir şeydi. Önce aramaya devam etme …
13.02.2024
“Asıl dünyayı kirleten ne biliyor musun?” Bunu soran… Bunu soran… son birkaç yıldır bir an dahi ayık göremediğim kardeşimdi. Ondan utanıyordum ve bunu belki de ancak şimdi itiraf edebiliyorum. Şimdi, yani o öldükten birkaç gün sonra. Bu soruyu sorduktan sonra karşılık vermemi beklemeden söyleyeceğini söylemişti rahmetli kardeşim. Varlığımın farkında olup olmadığına emin olamayacağım kadar kendisinde değildi. Belki de kendisindeydi, emin olamıyordum ki… “Kendilerini sevmeyen insanlar. Hayır hayır… Kendilerini sevmeyen bilinçli canlılar desem daha doğru olur. Ve ben de onlardan biriyim.” Susmuş, sonra da; “Ölmem gerek!” demişti inleyerek. Birkaç gün sonra da sessiz sedasız ölüvermişti. Ya ben?
26.01.2024
Henüz paslanmamış, teneke bir sandığın içinde duruyordu deniz kabukları. Bir sürü, bir sürüydü. İçlerinde güzel de vardı gösterişsiz de. Onları bir araya getiren özel bir arayışta değildi anlaşılan. Ama içlerinde bir tane vardı ki, o kendisinin farkındaydı. Yanlış anlamayın, o da bilmiyordu güzel ya da gösterişsiz olduğunu, ayırt edemiyordu o da bizler gibi. Yine de vücudunun sınırlarının farkındaydı, yanındakileri de fark edebiliyor, onları, içindeki boşluk sayesinde işitebiliyordu. Onları toplayıp oraya koyan onun kim olduğunu bilmiyordu. Oysa keşke bilseydi. Belki o sandığa sürüyle deniz kabuğu koymasının sebebini de öğrenirdi.
17.01.2024
İştahımı kaybetmiş bir aşçının cömertliği cömertlik sayılır mı?