Tek odalık bir evde kalıyordum. O kadar bir arsa kalmıştı bana miras olarak. Ben de evimin diğer kısımlarını yerin altına inşa etmeye karar verdim. Kayalıklı bir arazi olduğundan müsaitti. Müsaitti ama bunun iyi bir şey olup olmadığından şüpheliydim. Epey sert kayaşları delmem gerektiğinden sıkı çalışmam gerekiyordu.
Çok zaman alsa da başarmış, tek gözlük bir odaya bir kral dairesi inşa edebilmiştim. Güneş ışığını toplayıp evimin en ücra köşelerini dahi aydınlatabilmiş, hatta sırf yapabileceğimi kendime kanıtlamak için tüm enerji ihtiyacımı güneşten karşılamamı sağlayacak bir düzenek kurmuştum.
Zayıflamıştım. Gözlerim deli deli bakmaya başlamıştı dostlarımın söylediklerine göre. Hoş, pek dostum da kalmamıştı. Bir şekilde alışkanlıktan dostum olanlar…
Eh, pek umursamıyordum söylediklerini. Benim için önemli olan şey belliydi. Bana tek gözlük bir oda verseler de onlara en iyisinin bende olduğunu göstermek, bir şekilde bunu kanıtlamak…
Kendimi “Çizmeli Kedi” masalındaki en küçük oğlan gibi hissediyordum. Bir kedinin derisini yüzemezsiniz. İşe yaramaz çünkü. Etini yiyemezsiniz. Bir arabayı çektiremezsiniz ona…
Bir kedi hiçbir işe yaramaz fare tutmaktan başka. Peki ya o fare aslında bir devse?
İşte ben de kendi faremi ne olursa olsun tutacak, onun aslında bir dev olduğunu bilecektim.
Bu evi yaptıktan sonra bunu insanlara göstermenin bir yolunu bulabilmek için satmayı düşündüm. Her ne kadar son derece konforlu bir ev olsa da oturacağım bir ev olsun diye değil, yapabildiğimi insanlara kanıtlamak amacıyla yapmıştım burayı ve ben kanıtlayabilecek insanlar aramaktaydım. Bunun için de; evin reklamını yapıp satmaya karar vermiştim.
İyi bir paraya sattıktan sonra, küçük bir arazi satın alarak aynı türden bir ev de yapmaya başladım.
Bunu, bu tür evlere adım verilene kadar yapmaya devam ettim. Yaklaşık bir düzineden fazla ev yapmıştım böyle.
Tabii ki param olduktan sonra bunun için adam tutmuştum ama asıl projeyi yürüten bendim.
Sonra, bir mekan gördüm. Zemini müsait değildi; ama çok güzeldi. Çevresi harikaydı. İnsan yoktu.
Taşınacağım yeri bulmuştum. Tek gözlük bir ev yapıp anında yerleşirken buldum kendimi. Hiçbir ekleme yapmadan hem de.
Artık bir kediyi, fare tutabildiği için değil de; sadece bir kedi olduğu için sevmeyi öğrenebilecek durumdaydım.