Geniş bir caddede yürümekteydi. Kaldırımda yer yer geniş çukurlar, çukurların içlerinde cılız ağaçlar sıralanmıştı. Her dakika egzoz soluduklarından mı bu kadar cılız kalmışlardı? Kaldırımın kenarında bir mısır satıcısı ne yaptığını, neden orada beklediğini unutacak kadar işsiz kalmıştı. Öylece pineklemesinden belliydi. Canı mısır istemese de adamcağızın biraz hareketlenmesi, umutlanması için bir mısır almaya karar verdi. Seslendiğinde, anında umutla irkilmiş olması verdiği paraya değmişti. Mısırdan bir ısırık aldı. Taneler dişlerinde patladı ama tuz koydurmayı unutmuştu. Adama tekrar el etti. Adam minnettar, hemen cömertçe tuzu mısıra döktü. Mısır güzeldi. Şu küçük ama olmuş tanelilerden…
Yoluna devam etti.
Durakta durup otobüs beklemeye koyuldu. Tam yanına, elinde armonikası, kolunda para torbası, bir sokak çalgıcısı geldi. Üç kişilik bir grupla onun arasında durup çalmaya başladı.
Umut dolu bir melodi çalıyordu genç adam. Yaklaşık yirmi dört-yirmi beş yaşlarındaydı. Yüzünde bir gülümseme oynaşmaktaydı o notalarla oynarken.
Melodi bitmişti…
Tekrar çalmaya başladı. İlkine çok benzeyen bir melodi…
Yok, ilkini tekrar çalıyordu galiba.
Melodi bitti…
Bir daha çalmaya başladığında kesinlikle emin oldu. Aynı melodiyi üçüncü defa çalıyordu. Gencin yanından uzaklaştı. Sigara içmekte olan bir kadının arkasına, tabiri caizse saklandı. Sigara içmiyordu, kokusundan da nefret ediyordu…
Araba da gelmişti. Hemen arabaya koştu. Kartını bastı, arkalara doğru ilerledi. Bir de baktı ki sokak çalgıcısı da arkasından aynı melodiyi beşinci defa çalarak geliyor… Araçtan inemezdi de. Cebinde para yoktu. Bir genç kızın yanına oturdu. Bir yandan da kıvranmaya başlamıştı. Sanki hissetmişçesine, onların oturduğu koltuğa yaklaşmaktaydı çalgıcı. Aklına tuhaf şeyler gelmeye başlamıştı. Gencin ağzındaki tüm dişleri dökmek, armonikasını kırmak, şarkıyı değiştirmesini rica etmek… Evet, bu oldukça makuldü. Tam da yanındaydı zaten. Koltuk yüksek olduğu için gencin yüz hizasındaydı. Gence seslenip şarkıyı değiştirmesini rica etti. Genç durup yüzüne şöyle bir baktıktan sonra, çalmakta olduğu parçayı yarıda bırakarak aynısına tekrar başlamıştı.
İşte şimdi gerçekten kızmaya başlıyordu. Bitmiş mısır koçanını para torbasının içine fırlattı. İsabet ettirmeyi de başarmıştı.
Genç yine bir şey yapmadı. Yüzünde aynı o artık oldukça sinir bozuculaşan, notalarla birlikte oynaşan gülümseme, çalmaya devam etti. Bu kez yarım bile bırakmamıştı çalmakta olduğu o lanet şarkıyı.
Elindeki koçandan kurtulduktan sonra sakinleşmeye karar verdi. Nefesini düzenledi ve ıslıkla şarkıya eşlik etti.