mutluluk geçici bir şeydi. Oysa huzur ebediydi. Huzurlu bir insan için her mevsim iyiydi ama mutlu bir insan sadece baharda mutlu olurdu her halde. Ya da… belki de yanılıyordum. Ne mutluluk iyiydi ne de huzur… Sadece boşluk iyiydi. Yani renksizlik… Işıksızlık…
Bunları düşünürken; yanıma bir kedi yaklaşıp aniden kucağıma atladı. Üniversitede amfinin yakınındaki bir koltukta oturup hocanın ara vermesini bekliyordum. Geç kalmıştım… İkinci öğretimde okuyordum. İşler yoğun olduğundan patron anca azat etmişti.
Kedi kucağıma atladığında mutlu olmuştum. Ben beklerken kucağımda durması beni huzura gark etmişti. Sıcaklığı, mırıltısı… Yorgundum zaten… Neredeyse birlikte uyuyakalacaktık.
Elektrikler kesildi ve herkes dışarı fırlayıverdi. Birkaç saniye sonra geri gelmişti oysa. Kedi de insanların hareketinden dolayı korkup fırlamıştı kucağımdan.
Ve ben, amfiye girenlerin arasına karışıp derse girmiştim.
Mutluluğu da; huzuru da; ışıksızlığı da bir arada yaşamıştım işte. Bir kompozisyonun, yani hayatın içinde hepsi önemliydi.