07.01.2020

Onu durdurabilirdim! O klavyenin malum tuşuna basmasını engelleyebilirdim. Hani şu diğer tuşlardan farklı olanın… Eğer o tuşa basmasaydı, adamın çiğ doğasının farkına varması için hiçbir sebep olmayacaktı belki. Ya da onu hep seviyor olacaktı. Her zaman yüreğinde bir yerlerde taşıyacaktı incecik gölgesini. Şimdi ise hiçbir özelliği kalmadı. Sadece huysuz bir adamdı. Belki kırılmış bir camın dibinde kalmış bir macun gibi, azıcık yapışmıştı bir parça aşk. Öyle olsa da macun kuruyup dökülür, karışırdı toprağa nasılsa. Her şey bir yana, o tuşa bastığında bir şey daha olmuştu. Küçük; ama hayatının sonuna kadar devam edecek olan bir şey. O tuşa basmasını engellemek istememin …

Okumaya Devam Et

30.12.2019

Arkadaşıma sordum. “Bana şu an düşününce mutlu olduğun, imrendiğin, sende olmasını istediğin üç şey söyle…” “Güneş, deniz, huzur.” Hiç düşünmeden ağzından fırlatıvermişti bunları. Düşündüm… Güneşten nefret ederdim. Varlığımın biricik sebebi oydu. İnsanlığın varlığının da… Ben olmasam ne yazardı! İnsanlık olacaktı ve ben olmasam da; benim nefret ettiğim şey olmuş bulunacaktı. Yani ve kısacası, güneşten nefret ediyordum. Denizden korkardım. Suyun bunca fazla olması fikri dahi beni korkuturken; bunu görmek ve böyle bir şeyin yanında olmak, buna maruz kalmak… Korkunun da üstündeydi benim nazarımda. Dalgaların sesi hele… Beni dondururdu. Böylesine bir devingenlik karşısında donmayacaktın da ne yapacaktın ki? Huzur ha! Hazır olmak …

Okumaya Devam Et

23.10.2019

“Huzuru düşünürsünüz. Onu ne zaman, nasıl tadacağınızı… Aklınızdan ölümü geçirirsiniz. Ancak öldüğünüzde huzura kavuşacaksınızdır. Bu, büyük bir safsatadır, birçok kişinin devasa bir mutlulukla inandığı. Huzurla mutluluğun arasındaki farkı sorar mısınız kendinize? Bunu bilemem; ama mutluluk ve huzur arasında bir fark olmak zorunda değildir. Birbirlerine yakın bile değillerdir çünkü. Mutluluk mutluluktur, huzur huzur. Kendilerine has tanımları vardır ve birbirleri karşısında tercih edilmelerine gerek yoktur. Bir insanın ikisine de ihtiyacı vardır.” Bunları bir kalabalık karşısında söyleyen, on üç-on dört yaşlarında bir kız çocuğuydu. Semtin meydanında, küçük bir çiçek tartının kenarındaki betonun üzerinde dimdik duruyor, konuşuyordu. Elinde bir megafon vardı ama megafonlarda olan …

Okumaya Devam Et

21.03.2019

mutluluk geçici bir şeydi. Oysa huzur ebediydi. Huzurlu bir insan için her mevsim iyiydi ama mutlu bir insan sadece baharda mutlu olurdu her halde. Ya da… belki de yanılıyordum. Ne mutluluk iyiydi ne de huzur… Sadece boşluk iyiydi. Yani renksizlik… Işıksızlık… Bunları düşünürken; yanıma bir kedi yaklaşıp aniden kucağıma atladı. Üniversitede amfinin yakınındaki bir koltukta oturup hocanın ara vermesini bekliyordum. Geç kalmıştım… İkinci öğretimde okuyordum. İşler yoğun olduğundan patron anca azat etmişti. Kedi kucağıma atladığında mutlu olmuştum. Ben beklerken kucağımda durması beni huzura gark etmişti. Sıcaklığı, mırıltısı… Yorgundum zaten… Neredeyse birlikte uyuyakalacaktık. Elektrikler kesildi ve herkes dışarı fırlayıverdi. Birkaç saniye …

Okumaya Devam Et

05.11.2018

Bu okula herkes giremez, müfredatını herkes bilemezdi. Sınav, sınıf, teneffüs, devamsızlık, beslenme, kalem, defter, kitap, silgi… gibi kelimelerin kullanılmadığı, nesnelerin ya da kavramların yer almadığı bir okuldu burası. Öğretmen ve öğrenci… Elbette öğretmeni ve öğrencisi vardı bu okulun; ama bildiğimiz gibi değildi durum. Tabii ki her şeyi öğreneceksiniz. Önce okulun isminden başlayalım anlatmaya dilerseniz. ‘Güvenilirlik Okulu’ Bu okulda, önce güvenmeyi öğreniyorlardı öğrenciler; birbirlerinden… Elbette yönlendiriciler vardı başlarında; ama asıl amaç birbirlerinden öğrenmeleriydi. Güvenmeyi öğrenince de güvenilir oluveriyordun ve salıveriliyordun dünyanın dört bir bucağına. Onlara da güvenmeyi öğretiyordun. Ve… Her şeyi yavaş yavaş değiştiriyordun. Değiştiriyor muydun gerçekten? Değişiyor muydu? Bu okulu …

Okumaya Devam Et

13.06.2018

Bir şeylere başlamak zordur. hele ilk adımı atmak… Korkudan dolayı oluşan o ölü toprağı ayaklarına dolanır. Korkarsın ve bahaneler bulursun. Bu da tembelliği getirir. O da ölü toprağını oluşturan taneleri… İşte tam öyle bir dönümündeydim hayatımın. Bir dükkan açmıştım. Hayatımda ilk defa bir dükkan işletecektim. Ne var ki ayaklarım geri geri gidiyordu. Bir aktar dükkanına sahiptim bundan böyle. Mis gibi kokular arasında olacaktım ve kendime çalıştığımı, bunun bir iş olduğunu, insanlara verdiğim her şeyden sonra ücretini almak zorunda olduğumu hatırlatıp durmam gerekecekti. Fatura kesmeli, vergi ödemeli, hesabıma kitabıma dikkat etmeliydim. Diğer şeyler hep yaptıklarımdan ibaretti zaten. Bitkilerin yarar ve zararları …

Okumaya Devam Et

16.12.2017

Uçsuz bucaksız bir bahçesi vardı. Her hafta sonu ziyaretine giderdim. Kimi zaman civcivleri görmeyi, kimi zamansa olgunlaşan domateslerine bakmayı bahane ederdik; ama oraya gitmemin tek sebebi varlığından kaynaklanan huzuru solumaktı. Bahçenin yarattığı huzur da cabası… Benimle konuşması, yabani otlardan yakınması, köpeğini çağırması, ona yiyecek bir şeyler verip işine devam etmesi, akşam birlikte bir şeyler yiyip semaverinde hazırladığı çaylarımızı yudumlamak… Sabahın beşinde kapımı nazikçe tıklatması, apar topar uyanıp birlikte yumurta toplamaya gitmek, yumurtaları çırpışı, dolaba bakıp içine ne koyacağımızı birlikte seçmek, sonra hem birlikte ufak tefek işleri yapıp hem sohbet edişimiz, ona işimi, etrafımdaki insanları anlatıp onlar hakkındaki sorularını cevaplamak… Bunlar …

Okumaya Devam Et

28.11.2017

Dükkanına girdiğinde, içi öyle bir huzurla doluyordu ki, başka hiçbir şey bu tür bir huzur verememişti ona. Hayatındaki hiçbir şey… Bu dükkanı açmayı kim bilir kaç yaşından beri hayal etmişti. Dekorunu bile o kadar çok düşünmüştü ki, dükkanın kurdelesini keserken niye böyle bir şey yapmış olduğuna hayret etmişti. İki kolu arasında kurdeleyi gerip merasimle nasıl kesmeye gerek yoksa dükkanı için de böyle bir şeye gerek yoktu. O onundu zaten. Yeni bir şey değildi ki… İşte o kadar önemliydi onun gözünde bu dükkan. Hatta laf aramızda, bir şişme yatağı dükkanın aşağısına koymuştu ve çoğunlukla orada kalmaktaydı. Evini kiraya vermeyi kaç kere …

Okumaya Devam Et