23.10.2019

“Huzuru düşünürsünüz. Onu ne zaman, nasıl tadacağınızı… Aklınızdan ölümü geçirirsiniz. Ancak öldüğünüzde huzura kavuşacaksınızdır. Bu, büyük bir safsatadır, birçok kişinin devasa bir mutlulukla inandığı. Huzurla mutluluğun arasındaki farkı sorar mısınız kendinize? Bunu bilemem; ama mutluluk ve huzur arasında bir fark olmak zorunda değildir. Birbirlerine yakın bile değillerdir çünkü. Mutluluk mutluluktur, huzur huzur. Kendilerine has tanımları vardır ve birbirleri karşısında tercih edilmelerine gerek yoktur. Bir insanın ikisine de ihtiyacı vardır.” Bunları bir kalabalık karşısında söyleyen, on üç-on dört yaşlarında bir kız çocuğuydu. Semtin meydanında, küçük bir çiçek tartının kenarındaki betonun üzerinde dimdik duruyor, konuşuyordu. Elinde bir megafon vardı ama megafonlarda olan …

Okumaya Devam Et

21.03.2019

mutluluk geçici bir şeydi. Oysa huzur ebediydi. Huzurlu bir insan için her mevsim iyiydi ama mutlu bir insan sadece baharda mutlu olurdu her halde. Ya da… belki de yanılıyordum. Ne mutluluk iyiydi ne de huzur… Sadece boşluk iyiydi. Yani renksizlik… Işıksızlık… Bunları düşünürken; yanıma bir kedi yaklaşıp aniden kucağıma atladı. Üniversitede amfinin yakınındaki bir koltukta oturup hocanın ara vermesini bekliyordum. Geç kalmıştım… İkinci öğretimde okuyordum. İşler yoğun olduğundan patron anca azat etmişti. Kedi kucağıma atladığında mutlu olmuştum. Ben beklerken kucağımda durması beni huzura gark etmişti. Sıcaklığı, mırıltısı… Yorgundum zaten… Neredeyse birlikte uyuyakalacaktık. Elektrikler kesildi ve herkes dışarı fırlayıverdi. Birkaç saniye …

Okumaya Devam Et

10.05.2018

Havadaki tüy gibi mutluydum. Mutluluğumun nedenini gizlemek zorunda olduğumu düşünüyordum. Nazar değmesinden korktuğumdan değildi. Kendi içimde bile olsa düşünmekten korkuyordum. Belki bir eksikliğini bulur ve mutluluğum elimden uçup gider korkusuyla, mutluluğumu irdelemek bile istemiyordum. Yatağımdan kalkıp telefonumda haberi görmüş ve korkmaya başlamıştım. Mutlu olmak korkutucuydu ve korktuğunda da mutlu olamıyordu insan. Yani mutlu olmayı beceremiyordum işte. Kahvaltımı yerken aklımı dağıtmak, mutluluğumu arka plana atıp ondan yararlanmak istiyordum. Böylece onu seyreltip süresini uzatabilecektim. Mutluluğun uzatılması için seyreltilmesi gerekiyorsa, buna razıydım. Bedel buysa öderdim ve yine kazanan ben olurdum. Mutluluğun yoğunluğundan çok süresi önemliydi. Hüzünden bıkmıştım. Aslında bıkmaktan ziyade süresinin kısalmasını ve …

Okumaya Devam Et