22.02.2024

Aradan ne kadar zaman geçmişti hatırlayamıyorum. Zamanla aram hiçbir zaman iyi olmamıştır. İnsanlar tarafından icat edilmiş bir şeyi neden umursayayım ki? Mecbur olmak başka tabii. Bir doktor randevusunu umursamama lüksüne sahip değilim. Yakın zamanları önemseme mecburiyetimin farkında olsam da hatırlalar tamamen benim kontrolümde.
Kapımı çaldığı zaman pek umurumda olmasa da kapıyı açtığımda yüzünün hâlini iyi hatırlıyorum. Giydiği kıyafetleri… Hem de ayakkabılarına kadar…
Yüzünü ifadesiz kılmaya çalışmasına rağmen utanç dudaklarının kenarından ve gözlerinden damlıyordu. Temiz, gri bir pantolon giyiyordu. Ceplerinde altıgen bir çerçeve içinde bir ağaç işlenmişti. Kazağı da griydi. Üzerinde çam ağaçları vardı. Galiba beş tane. Hepsi de aynıydı, kalıp kendisini tekrarlamıştı sanki. Makine yapımı işte, baştan savmaydı. Beyaz spor ayakkabının altına turuncu bir çorap giymişti.
“Tuvaletinizi kullanabilir miyim?”
Evim üçüncü kattaydı ve asansör yoktu. Neden benim daireme kadar gelmişti ki?
“Buyurun, ayakkabılarınızı dışarıda çıkarın lütfen.”
Tuvalete doğru yönlendirdiğimde teşekkür edecek hâli bile olmadığını fark etmiştim. Kapıyı çarparak kapatmış ve dokuz-on dakikadan sonra çıkmıştı. Bir saat oraya giremezdim herhâlde ama yine de yaptığım iyilik beni mutlu etmişti.
Tuvaletten çıktıktan sonra teşekkür etmiş, kapıyı açmış, kapının önünde ayakkabılarını giyerek çıkmıştı. Başka hiçbir şey söylememişti. Bir saat sonra uğradığımda tuvaletin temiz bırakıldığını hatırlıyordum.
İşte belki de yıllar sonra bir daha karşılaştık. Bu kez bir kafede. İkimiz de randevularımızdayız anlaşılan. Ve ben sadece onu merak ediyorum. Benim ilk buluşmam. Onun da öyle olsa gerek çünkü epey tutuk. O da durup durup bana bakıyor. Aynı cinsiyete mensubuz, karşımızdaki insanlar tarafından sorun olması için bir sebep yok. Yine de onlar önemlerini yitiriverdiler işte. Onunla ortak bir şeyimiz var gibi geliyor. Bu karşılaşmadan önce de nadiren de olsa aklıma geliyordu. Neden üçüncü kata kadar çıkmak zorunda kaldığını hep merak ediyordum. Belki sorabilirim. Yaptığım küçücük iyiliği başına kakmış mı olurum acaba? Hoş, böyle bir şeyi sormaya ne gerek var?
Yine de…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir