Ayaklarımı yere deli gibi sürtsem de çıkmıyordu. Çürümüş çiçek artıkları çıkmıyordu!
Bir çiçekçiydim ve insanların aşklarını, sözde aşklarını, arttırmak için, binlerce bitkiyi öldürüyor, sonra da leşleriyle uğraşıyordum.
Bir de vejeteryandım. Ne yaparsam bitkilere yapıyordum yani. Sonra da mutlu oluyordum; çünkü mutlu ediyordum hesabımca.
Bir dükkanım vardı. Binanın her yerini çiçekler kaplamıştı. Öleceğini bilen çiçekler, yaşatılacağını uman ama sonunda ihmalkârlıktan ölmeye gidecek olan, bazen de gerçekten yaşatılan çiçekler…