11.04.2018

Çok sevdiğiniz bir şeyi kaybederseniz ne yaparsınız? Ararsınız herhalde. Peki aranamayacak bir şey olursa? O zaman da beklersiniz. Gelmezse de yokluğuna alışır, yaşamaya devam edersiniz. Bu kadar basittir hayat. Öyle görünür… Ben de öyle yapmıştım. Gittiğinde hayatıma devam etmeye çalışmıştım; çünkü aranacak bir şey değildi kaybım. Nerede olduğunu biliyordum. Sesini duymamı sağlayacak rakamları, basit, herkesin taşıdığı bir cihaza yazabilir, o cihazı mucizevi kılmak için yapmam gereken tek şeyi yapıp o rakamlara basarak onun sesini işitebilirdim. Ya da aynı cihazın bir tek düğmesine basıp bekleyerek onu pikseller üzerinde görebilirdim. Yahut, birkaç tuşa basarak ona dijital harfler gönderebilirdim. Olmadı bir kağıt-kalem alır …

Okumaya Devam Et

08.04.2018

Belindeki cep telefonu kılıfının mıknatıslı kapağını açıp bir alet çıkarttı. Şu genelde eski moda cep telefonlarının büyük, erkeksi, bele takılan kılıflardandı ve mıknatıslı kapak kapanırken tok bir ses çıkıyordu. Bu ses de oldukça erkeksi sayılırdı. Bununla beraber, ne o erkekti ne de kılıftan çıkardığı şey bir cep telefonuydu. Belindeki kılıftaki şey, onun bizzat icat ettiği bir araçtı. İnsanlar arası duygusal enerjiyi ölçen bir araçtı ama bir müzik çalar gibi görünmekteydi. Cihazın hafızasında gerçekten hoşuna giden müzikler vardı ve insanlar onda radyo falan da dinleyebiliyorlardı. Hatta bir psikolog olduğu ve evlilik terapisi yaptığından bu aleti mesleğinde de kullanıyordu. Tahmin edilebileceği gibi …

Okumaya Devam Et