Çelimsizdi. Yüzü bir avuç bile değildi. Gözleri hep uykusuzluktan kıpkırmızıydı. Uyuyamıyordu. Onun için uyumak ölümden de beterdi sanki. Uyuduğunda elinden bir şeyleri alınabilirdi. Ya da bir yere sürüklenir, öylece, bağlanabilir ve yavaşça, çok yavaşça işkence ile öldürülebilirdi. oysa ne kadar uykusuz da olsa, uyumadığında her an kaçabilirdi. Kaçamasa bile, en azından uykusunda yakalanmamış olurdu. O, kaçmakta ve saklanmakta ustaydı. Gündüzleriyse durum başkaydı. O zamanlar öğreniyorlardı. Kendisine işkence yapabilecek insanlarla birlikte hem de; ama gündüzler yasaklıydı. Kimse zorbalık yapamazdı. Bir okuldu burası. Sıra dışı olduğunu çoktan anladığınız bir okul… Bu okulda, çoğunlukla en çok parayı verenin belirlediği yüksek bir amaca uyması …