02.03.2020

Tebeşirin tahtada çıkardığı sesi sevmez. Kötü hatıralar gelir aklına o saçma sapan “tssss tık tss tık tık tı tık tssss…” sesini duyduğu zaman. Bazen geriye çektiğinde tuhaf bir gıcırtı sesi olur ya, onu da sevmiyor. Tahta silme sesini de; sildikten sonra silgiyi tozdan arındırmak için bir yere vurulmasından çıkan o tok sesi de… Tebeşir kokusunu nerede olsa alır. Oysa kokusu normalde yok gibidir. Nefret bazen farkındalığı arttırdığından olsa gerek… Bir öğretmen o. İşinden istifa edip özel ders vermeye başlamış. Tüm çocuklara özel ders verir. Her düzeyden çocuk, onunla çalıştıktan sonra sıra dışı başarılı oluyor. İstediği ücret de ortalama. Tüm bu …

Okumaya Devam Et

12.12.2019

Rengarenk kuşların arasında uçuyordum rüyamda. Ellerimde bir atın kuyruk kıllarından biri, onu dümen gibi, ya da dizgin gibi tutuyordum. Sağa çekiyordum, sağa gidiyordum. Geri çektiğimde de havada duruyordum. Sonra bir rüzgar onu elimden aldı ve ben düştüm. Uyandığımda kadife hissi veren bir dokunuş hissettim başımda. Bir atın dudakları… Saçlarımı şefkatle çekiştiriyordu. Onun kuyruk tüylerinden biri de elimdeydi. Henüz kuyruğundan kopmamış bir tüy… Onu bırakıp ayağa kalktım. Göğe değil; ama çöle dalacaktım. Yepyeni bir yer görüp; beğensem de beğenmesem de orada yaşamak için. Bir çölün neresini beğeneceğime dair bir fikrim yoktu. Bu da beni karamsarlığa sürüklüyordu. Mecburen orada öğretmenlik yapacaktım. Öyle …

Okumaya Devam Et

18.02.2019

Sıkıca kapatılmış onlarca kutu. Hepsi farklı, birisi diğeriyle aynı özellikleri taşıyan bir tek kutu dahi yok o küçük dolapta. Dolap dediysem sadece açık raflardan oluşan bir şey. Kutular yeterince sıkı kapatılmış zaten. Etrafta nemi alsın diye mangal kömürü parçaları var. ve kutular etiketlenmemiş. İnsan özellikle etiketlenmediğini düşünüyor. Gizliliği sağlamak ya da bir tür kendisine yapılan gösteriş veya… kendini sınama güdüsü. Kutuların önüne geldiğinde “Bakalım hangi kutunun içinde?” diye soracak birisi var içinde. Birisi de duraksayıp mahcupça kutulara bakacak. Diğer biri çıkacak ve içlerinden birini gösterecek. Oysa etiketli olsa yalnız kalacak. Bakan da aynı olacak, açan da; koklayan da… Bu kutuların …

Okumaya Devam Et

05.11.2018

Bu okula herkes giremez, müfredatını herkes bilemezdi. Sınav, sınıf, teneffüs, devamsızlık, beslenme, kalem, defter, kitap, silgi… gibi kelimelerin kullanılmadığı, nesnelerin ya da kavramların yer almadığı bir okuldu burası. Öğretmen ve öğrenci… Elbette öğretmeni ve öğrencisi vardı bu okulun; ama bildiğimiz gibi değildi durum. Tabii ki her şeyi öğreneceksiniz. Önce okulun isminden başlayalım anlatmaya dilerseniz. ‘Güvenilirlik Okulu’ Bu okulda, önce güvenmeyi öğreniyorlardı öğrenciler; birbirlerinden… Elbette yönlendiriciler vardı başlarında; ama asıl amaç birbirlerinden öğrenmeleriydi. Güvenmeyi öğrenince de güvenilir oluveriyordun ve salıveriliyordun dünyanın dört bir bucağına. Onlara da güvenmeyi öğretiyordun. Ve… Her şeyi yavaş yavaş değiştiriyordun. Değiştiriyor muydun gerçekten? Değişiyor muydu? Bu okulu …

Okumaya Devam Et

25.04.2018

Gündelikçilik yaparak hayatını kazanıyordu. Tam yedi ayrı eve gidiyordu. Evlerin hepsi haftada bir temizlik yaptırdığı için iki ev hariç, pek yorulmuyordu. Pazartesi günleri gittiği ev çok güzel kokardı. Bir tek kişi yaşardı evde. Çok az konuşan bir kadın… Bu kadın ona parfüm yaptığını söylemişti. Temizlik malzemeleriyle haşır neşir olmak istemediğinden temizliğini yapması için birisini tutuyordu. Evin bir odasını atölyesi olarak kullanıyordu ve o odaya ondan başka kimsenin girmesini istemediğini daha ilk dakikada söylemişti. Temizlik malzemelerini kadın kendisi alıyordu. Muhtemelen kokularına göre seçiyordu. Gerçi iyi temizliyordu bunlar. Hatta diğer evlerde de aynı markaları kullanmaya başlamıştı. Kadınla aralarında, kendisi temizlik yaparken çoğunlukla …

Okumaya Devam Et

23.04.2018

Çelimsizdi. Yüzü bir avuç bile değildi. Gözleri hep uykusuzluktan kıpkırmızıydı. Uyuyamıyordu. Onun için uyumak ölümden de beterdi sanki. Uyuduğunda elinden bir şeyleri alınabilirdi. Ya da bir yere sürüklenir, öylece, bağlanabilir ve yavaşça, çok yavaşça işkence ile öldürülebilirdi. oysa ne kadar uykusuz da olsa, uyumadığında her an kaçabilirdi. Kaçamasa bile, en azından uykusunda yakalanmamış olurdu. O, kaçmakta ve saklanmakta ustaydı. Gündüzleriyse durum başkaydı. O zamanlar öğreniyorlardı. Kendisine işkence yapabilecek insanlarla birlikte hem de; ama gündüzler yasaklıydı. Kimse zorbalık yapamazdı. Bir okuldu burası. Sıra dışı olduğunu çoktan anladığınız bir okul… Bu okulda, çoğunlukla en çok parayı verenin belirlediği yüksek bir amaca uyması …

Okumaya Devam Et

30.03.2018

Her açıdan tertemiz bir arabası vardı. Motorundan sis lambasına kadar her parçasını bizzat, uzun uğraşlar sonrasında yapmıştı. Tıpkı bir bitki gibi fotosentez yaparak çalışıyordu bu araba. Daha doğrusu fotosentezin sadece karbondioksit alıp oksijen verme bölümünü yapıyordu. Bir bitkinin gece yapacağı gibi yapmıyordu. Böyle bir şey icat ettiği için kendisiyle gurur duyuyordu. Pek yakında bu arabayı seri üretime geçirmeyi planlıyordu. Çok heyecanlıydı! Sıfırdan bu duruma gelebilmiş, yeterince varlıklı bir insandı o. Onun için bu arabayı yaparken kimseye ihtiyacı olmamıştı ekonomik olarak. Seri üretime geçerken de olacağını zannetmiyordu. Yine de halletmesi gereken bir sürü iş çıkacaktı. Her şeyi tek başına halledemezdi ya. …

Okumaya Devam Et

14.02.2018

Makası aldı. Paslı bir makastı… Aldı ve saçlarını kesmeye başladı. Yavaş yavaş, adeta tel tel kesiyordu. Her telde gereksiz, boş bir şakırtı yankılanıyordu. Her bir tele atılmış tokatlardı sanki bu şakırtılar. Şak… Bir şarkı öğrenmiş, öğretmeninden sınıfın ortasında söylemek için izin almış… Daha ilk ölçüler… Bir sözcük bile tamamlanmamış daha… Şak… Gerisini anımsamak istemiyor. Şak… Bir kafede, dört kişiler. İkisi kız ikisi erkek ama aralarında hiçbir şey yok, arkadaşlar sadece. Bir parti hakkında konuşuyor üçü. Onun haberinin olmadığı bir parti… Şak… Bir kedi… Onun kucağında gayet mutlu, mırlıyor. Tam o sırada bir kız, kediyi sevmeye çalışıyor. Yapmacık ve gayretkeş bir …

Okumaya Devam Et

07.02.2018

Kalabalıkta fokurtu sesleri duyulmuyordu. O, yine de elleriyle marpucu kavrayarak sipsiyi dudaklarının arasına alıp derin bir nefes çekti. Fokurtunun titreşimi bile mesdolması için yeterliydi. Bir elini marpuçtan çekerek kendi yapımı olan bir tozu saf suya karıştırmasıyla oluşturduğu bir çözeltiye uzattı. Bu çözelti suya atıldığı an çözülüyor, görünemez, koklanamaz ve tadılamaz hale geliyordu. Bu çözeltiyi bu şekilde tasarlamasının nedeni tüm içecekler arasından sadece suyun tadını beğenmesiydi. Çözeltiyi yudumladıktan sonra yüzünde garip bir gülümseme belirdi. Hayatta ihtiyaç duyacağı her şey bunlardan ibaretti işte. Kalabalık, tütününden marpucuna kadar kendi imal ettiği, çekildiğinde fokurtusunun titreşimini hissedebileceği bir nargile ve yudumlamakta olduğu çözelti… Kontrolünde olmayan …

Okumaya Devam Et

24.11.2017

Bir tek öğrencisi olmayan bir öğretmen olmak… Tahmin edeceğiniz gibi, hiç de çekici değildi. Bir köyde yapılmamış bir okula gönderilmişti. Zaten köy sekiz haneden oluşuyordu ve bu sekiz hane yaşlılardan ibaretti. Değil çocuk, orta yaşlı biri dahi yoktu. Ne olmuşsa olmuş, emekliliğine iki yıl kalan öğretmen buraya sürülmüştü. Köyde terk edilmiş bir ev vardı. O da oraya yerleşmişti. Okul da kendi evinin bir odası olurdu olmasına da öğrenciyi nereden bulacaktı? En azından, oraya ilk adım atışında bunları düşünmüştü. Sonra tekrar düşündü. Kendisi de emekli olmadan yetmişlik muamelesi görmemiş miydi? gerçi yine de sürgün edilmişti ama kendi kaşınmıştı bu yaşta. İnsanlar …

Okumaya Devam Et