11.11.2017

Kalabalık bir caddeyle hep tenha kalan çıkmaz bir sokağın kesişiminde açardı tezgahını. Kırk yıldır haddi hesabı olmayan değişiklikler olmasına rağmen hiç değişmemişti o çıkmaz sokak. O da kırk yıldır bir gün bile orayı boş bırakmamıştı. Hiçbir zabıta da ona ilişmemişti kırk yıl boyunca. O çıkmaz sokağa hep kazara girerdi insanlar. Onu gördüklerinde yanlış yola saptıklarına şükrederlerdi. Onun sattığı şeyi hiç kimse satmazdı çünkü. Deliksiz bir boru satardı. Ahşap bir boru. Hiçbir müzik aletine benzemezdi bu boru. İki ucunda da iki ayrı metal vardı. Bir ucunda altın, diğerinde gümüş…Mutlu olduğunuzda altın uca, hüzünlendiğinizde de gümüş uca üflediğinizde size ait olan şarkıyı …

Okumaya Devam Et