11.03.2023

Bir gümüşçüde görünmez ama tanıdık ellerle değiştirilmiş, bir kolye şekline sığdırılmıştım. Kurtulmam, kendi biçimimde özgür olabilmem için gereken, benim için uygun bir kadın ve bir erkeğin beni beğenmesiydi. Umarım bu iki kişi bir çifti oluştururdu. O zaman işim çok daha kolaylaşırdı. *** O gün bir çift olmak şöyle dursun, birbirlerini bile tanımayan iki kişi gelmişti dükkâna. Bir kadın ve bir erkek. Başkalarıyla evli değillerdi bereket. İkisi için de parlayınca yanıma yaklaştılar ve bana uzandılar. Elleri birbirlerine çarptığı an fark etmişlerdi birbirlerini. Eh, gözlerini kamaştırmıştım ikisinin de. Som gümüş bir zincir, yakut kırmızısı, taş bir kalbi saran aynı zincirden örülü bir …

Okumaya Devam Et

09.04.2018

Gümüş çakmağıyla sigarasını yakıp derin bir nefes çekti. Bir sigarayı gümüş bir çakmakla yakmak gösterişten başka bir şey değildi, biliyordu ama içinde bulunduğu ortam böyle bir şey yapmasını bekliyordu ondan. Gümüş çakmaklar, hızlı arabalar, jilet gibi, pahalı takım elbiseleri, şişeleri kokularından güzel ve elbette pahalı parfümler… Böyle bir insan olmak hiç de zor değildi; ama komikti. Eskiden, gençken nasıl da paspal giyinirdi. Sarma sigaralar, restoran artığı yemekler, ucuz; köpek öldüren şarabı, çoğunlukla bira… Ne olmuştu da böyle biri haline gelmişti? Eskiden de parası vardı ama umursamaz olmayı tercih etmişti. Azla yetinmişti. Serseri olmak istemiş, babasının parasını tepmişti. Sonra babasının parasını …

Okumaya Devam Et

25.03.2018

Sonsuz bir arayışın arayıcısıydı. Arayışın arayıcısı. Kalemin yazıcısı der gibi. Ya da kâğıdın yazıcısı… Evet evet, bu daha doğru bir tabirdi. Sonsuz bir arayışın arayıcısı olmak, hem zevkliydi; hem de umut kırıcı. Zevkliydi çünkü her zaman aranacak bir şey vardı. Dolayısıyla heyecan bitmiyordu. Ne var ki, aranacak şey hiçbir zaman bulunamıyordu. Dahası bulunamayacaktı. İşte bu da umut kırıcı tarafını oluşturuyordu. Ne arıyordu? Nasıl arıyordu? Ne aradığını bilmiyordu. Sadece aranacak bir şeyi arıyordu. Ne arıyordu? Aranacak bir şey… Nasıl arıyordu? Bir şey kaybedenlerin yanına gidiyor, onlarla birlikte arıyordu bazen. Bazen de sadece boş boş dolaşıyordu. Bir kere gözlüğünü arayan bir adamın …

Okumaya Devam Et

11.11.2017

Kalabalık bir caddeyle hep tenha kalan çıkmaz bir sokağın kesişiminde açardı tezgahını. Kırk yıldır haddi hesabı olmayan değişiklikler olmasına rağmen hiç değişmemişti o çıkmaz sokak. O da kırk yıldır bir gün bile orayı boş bırakmamıştı. Hiçbir zabıta da ona ilişmemişti kırk yıl boyunca. O çıkmaz sokağa hep kazara girerdi insanlar. Onu gördüklerinde yanlış yola saptıklarına şükrederlerdi. Onun sattığı şeyi hiç kimse satmazdı çünkü. Deliksiz bir boru satardı. Ahşap bir boru. Hiçbir müzik aletine benzemezdi bu boru. İki ucunda da iki ayrı metal vardı. Bir ucunda altın, diğerinde gümüş…Mutlu olduğunuzda altın uca, hüzünlendiğinizde de gümüş uca üflediğinizde size ait olan şarkıyı …

Okumaya Devam Et