22.11.2019

Onu ilk gördüğümde koşuyordu. Görür gibi olduğumda desem daha doğru olacak aslında. Ölüm kalım meselesi gibi görünen bir meselesi olmalıydı. Öyle bir koşuşu vardı ki, kasları kesinlikle ona bu koşuyu ağır ödetecekti. Koşarken yanımdan geçtiğinde o boğuk inlemesini de işitebildiğime göre son anlarını yaşıyordu bayılmadan önce. Yine de o koşmaya devam etmek zorunda hissediyordu kendisini. Nitekim yüz metre sonra düştüğünü görmüştüm. Durumuna bakmak için ona doğru koştuğumda hala inlemekte olduğunu işittim. Sesi hafifti. Ölmek üzere olan bir köpeğin inlemesini andırıyordu. Ölmek üzere olan bir köpeğin son anlarına şahit olan biri olarak söyleyebiliyorum. Yerden kaldırmak gereksiz ve zalimce olacağından, kapağı açılmamış …

Okumaya Devam Et

10.08.2018

İyi bir koşucuydum. Aslında iyi olmak için koşmayan bir koşucuydum. Hayır… Bir insandım. Koşan, koşmak için bir sürü sebebi olan ve bunu iyi yaptığı söylenen, hatta bir koşucu olduğu söylenen bir insandım. Sadece koşabilme özelliğim, bir insan olmamın önüne geçmiş ve isimleşmişti. Birden insanlar benden bahsederken sadece ‘koşucu’ der olmuştu. Bir sporu iyi yapışımla ünlü olmuş, sadece onun, bir sporun sayesinde ismim duyulmuştu. Bu çok doğal bir durumdu. Hangi iyi sporcu böyle bir şeyle karşılaşmıyordu ki… Oysa zerre kadar doğal değildi bana göre. Bunun doğal olmadığını yerleşik inançları kabullenmiş zihinlerinize nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Ünün anlamsızlığından başlayıp bir sürü başka şeyle …

Okumaya Devam Et