Çişi gelmişti. Oysa o hayran olduğu adamın karşısındaydı. İkisi bir odadaydılar. Yıllardır ilk defa bu kadar yakınlaşmışlardı. Hatta kendisine iltifat bile etmişti. Ama… çişi vardı işte. İşlerini bitirdikten sonra, yanına yaklaşmış, uzun zamandır ona ilgi duyduğunu söylemişti. Oysa onun çişi vardı. Dikkatini verecek durumda değildi. Mutlu olup olmadığını bile anlayamamıştı. Neden mutlu olmayacaktı ki? Yıllardır platonik olarak hoşlandığı adamın da kendisinden hoşlandığını öğrenmişti. Bir tuvalete kadar gidip gelse… ama çok biçimsiz olurdu. Sanki hiç etkilenmemiş gibi. İşte, şimdi bir yerde bir şeyler içmeye davet ediyordu kendisini. Elbette kabul etmişti. Ne olduğunu; nasıl hissettiğini bile anlamadan olmuştu her şey. Konuşmalarını bitirir …