25.07.2020

Bir arşivciydi o. Her şeyi arşivler, arşivlediği pek az şeyi deneyimlemek için, yani öylesine incelerdi. Herhangi bir şeye arşivlemek amacıyla bakmakla onu yaşamak için sindirmeye çalışmak arasında çok fazla fark vardı. O ise bunlardan sadece biriyle ilgileniyordu. Bir gün, bir yerde küçük bir çocuğun dayak yemesine ve hiçbir şey yapmadan, kendisini bile savunmadan içini çeke çeke ağladığına şahit oldu. O an içindeki sürüngen uyanıverdi. Arşivlemek aklına bile gelmedi. Çocuğu kurtardığında, arşivlenecek bir de insana sahip olduğu anlaşılmıştı. Çocuğun sahip olduğu bir aile yoktu çünkü. O andan itibaren arşivlemek tamamen önemini yitirdi. Önemli bir şey bulduğu içindi belki. Arşivleme çabası da …

Okumaya Devam Et

19.07.2020

Dudağından mıdır, dişinden midir, damağından mıdır, dilinden midir bilinmez; ıslık çalarken çok farklı bir ses çıkartırdı. Gümüşî bir ses… Beni de o sesle kendisine aşık etmişti zaten. Taksi çağırırken bile, bir flütten çıkarcasına temiz çıkıyordu; ama keskin çıkıyor, farklı bir şekilde de olsa dikkat çekiyordu. Islık çalarak bir sürü şey anlatabiliyordu. Oysa konuşmayı pek sevmezdi. Fazlasıyla okur, az konuşur, okuduklarının felsefesini ya da uygulamasını bile ıslıkla yapardı. Hatta uyurken bile, bana ninni söylemeyi amaçlarcasına horlarken ıslık çalar, kronik uykusuz olan beni dahi uyuturdu. Ölmüştü… Cenazesinde meymenetsiz, patavatsız ve kıskanç bir akrabası söylemişti yüzüme. “Hatırlıyor musun, hayatı boyunca ıslık çalmaya çalışırdı …

Okumaya Devam Et

17.07.2020

Şarkı söylerken karşılaşmışlardı. Yok, farklı şarkıları… Hatta biri türkü söylüyordu, diğeri İtalyan bir adamın bir şarkısını mırıldanmaktaydı. Türkü söyleyen, diğerinin gerçekten İtalyanca bilip bilmediğini merak etmişti ama tanımıyorlardı birbirlerini, soramazdı. İtalyanca şarkıyı söyleyen, iki elinde tuttuğu iki kahveden birisini ikram etti ansızın diğerine. İkisi de kahveyi seviyorlardı. Artık sorabilirdi. Evet, gerçekten de İtalyanca biliyordu kadın. Adamın bağlama çalıp çalmadığını merak etmişti o da. Sordu… Evet çalabiliyordu. Konuşmaya başladılar… Sohbet, kahvenin rengini almaya başladı. Onun gibi sıcacıktı.

Okumaya Devam Et

13.07.2020

Sakin bir kadındı. Balkona çıkıp sakin ama işitilebilir bir sesle, daha önce hiç duymadığım bir şarkıyı söyleyeceği hiç aklıma gelmezdi. Birisi için söylüyor olmalıydı bu şarkıyı. Belki de onu hiç duymayacak, en azından o an duymayacak birisi için… Yine de onun için önemli değildi. O şarkıyı o an söylemese içinden bir şey basınç yüzünden yok olacakmış gibi hissetmiştim. Şarkının içeriğinin önemi yok. Artık yok; çünkü o kadın o şarkıyı söyler söylemez, onun hafızamda bile kalmasının kadına saygısızlık olduğuna hükmederek unutuverdim.

Okumaya Devam Et

11.07.2020

Bir çayırda sakin sakin otlarken görmüştüm onu. Mis gibi kokuyordu. Daha önce öyle bir şey görmemiştim. Sanki bir varlığı yoktu, nurdandı sanki. Daha önce öyle bir yaratık görmediğim için telefonumla fotoğrafını çekmek ve görselini aramak niyetiyle yanına yaklaştım, sakince bana baktı. Resmen poz bile verdi inanabiliyor musunuz? Hiçbir eşleşme bulunamamıştı. Gerçekten eşsiz bir yaratık olmalıydı. Heyecanlandım; ama bir şey keşfettiğim için değil. Ya başkaları onu rahatsız ederse diye. Yanına gittim, bir hayvan gibi kokmuyordu. Çok farklı kokuyordu. Yasemin çiçeği gibi mesela… Ona tam olarak benzemese de; o karakterde bir koku olduğunu söyleyebilirdim. Boynuzuna dokundum, yumuşacıktı. Kavga etmek ya da kendisini …

Okumaya Devam Et

10.07.2020

Hayallerimle ben ayrı insanlarmışçasına farklıydık. Saatlerce hayaller kuran birisi olduğum mümkün değil anlaşılmazdı. Rutinime bağlı, asık suratlı bir insandım. Bunu bilsem de düzeltmek için; değişmek, hayallerimi yaşamak için hiçbir şey yapmıyordum. Hayatımdaki tek soru kendimle yaşamayı nasıl kıvırabildiğimdi. Ta ki bir uyurgezer olduğumu, bir gizli kamera kayıtlarından, binlerce insanla birlikte öğrenene dek…

Okumaya Devam Et

08.07.2020

Keçi gibi kokuyordu. Yok yok, aslında bir keçiden çok daha kötü kokuyordu. Ağılda beklemiş onlarca keçinin kokusu onda birikmişti. Üstelik bir keçi kötü koktuğunu bilmezdi ki bunu düzeltebilsin. Zaten iletişim kurduğu canlılar da kendisi gibi koktuğundan bir keçi için bir sorun yoktu. Oysa bu adam için durum hiç de öyle değildi. Kötü koktuğunu bilmesine rağmen bunu düzeltmek için bir şey yapmıyordu. Sokakta yaşamamasına rağmen hem de. Kötü kokan insanlardan hep korkmuştu. Ona göre kendilerine değer vermedikleri için onlardan her şey beklenirdi. Aslında bu kendi fikri değildi. Annesi böyle söylerdi hep. Kötü kokan insanlara o da kötü davranır, kendisine de onlardan …

Okumaya Devam Et

05.07.2020

Yürüdüğün her adımın bir mücadele olduğunu düşünsene bir. Ya bir yamacı tırmanıyorsun, ya da bir yamaçtan iniyorsun. Sen bir dağın eteklerinde ikamet ediyorsun. Yaşadığın evde bile odana yürürken yer eğimli… Vadide bir şey yetiştirmek zorundasın. Karnını doyurmaya mecbursun ne de olsa. Ve diğerlerini… O durumda bir de aşık olduğunu düşün. Bazen çok hafiftir adımların. Aranızda aslında gündelik; ama sana mucizevi gelen bir şey geçmiştir. “Nasılsın?” demiştir sana meselâ. “AA, sesin kötü, hasta mı oldun?” demiştir belki ve elinin tersini alnına koyup ateşine bakmıştır sevgiyle. Gözleriniz çarpışmıştır ya da… Bazen de o lanetli adımlar ağırlaşır. Dünyaya geldiğine pişmansındır o zamanlar. Yok …

Okumaya Devam Et

01.07.2020

Çişi gelmişti. Oysa o hayran olduğu adamın karşısındaydı. İkisi bir odadaydılar. Yıllardır ilk defa bu kadar yakınlaşmışlardı. Hatta kendisine iltifat bile etmişti. Ama… çişi vardı işte. İşlerini bitirdikten sonra, yanına yaklaşmış, uzun zamandır ona ilgi duyduğunu söylemişti. Oysa onun çişi vardı. Dikkatini verecek durumda değildi. Mutlu olup olmadığını bile anlayamamıştı. Neden mutlu olmayacaktı ki? Yıllardır platonik olarak hoşlandığı adamın da kendisinden hoşlandığını öğrenmişti. Bir tuvalete kadar gidip gelse… ama çok biçimsiz olurdu. Sanki hiç etkilenmemiş gibi. İşte, şimdi bir yerde bir şeyler içmeye davet ediyordu kendisini. Elbette kabul etmişti. Ne olduğunu; nasıl hissettiğini bile anlamadan olmuştu her şey. Konuşmalarını bitirir …

Okumaya Devam Et