04.01.2020

“Bu karanfilli sigarayı nereden buldunuz?? Bunu hiç görmemiştim. Tütün de kokmuyor bu sanki.”
“Tabii tütün kokmayacak! Bu sigara tütünsüz. Yandıktan sonra yararlı olan tek şey var bu sigarada. Oksijenin sevip kayırdığı tek şey… Ama önce… Ateş alabilir miyim evladım? Çakmağımı unutmuşum da…”
“Tabii teyzeciğim, buyurun, ben yakayım.”
“Yak evladım yak, yakarken içine çekmeyi unutma! Gör bak, sen de tazeleneceksin.”
“Gerçekten de öyle…”
“İşte bu sigara sayesinde tam iki yüz yıl yaşadım ben. Tıpkı bir karga gibi… Evet, karganın tersine ağardım; ama yaşadım. Gerçi aslında kargalar iki yüz yıl yaşamazlar ya, herkes öyle bilir nedense. Ben de alıştım böyle söylemeye.”
“Siz mi yapıyorsunuz bu sigarayı?”
“Tabii… ama sana veremem, işlemez… Sadece nefesimden nasiplenebilirsin.”
“…”
“Üzülme canım, kendin için yapabilirsin. Sadece kendin için…”
“…
Saldığınız dumanların şekilleri değişiyor her nefesinizde! Bulutlar gibi…”
“Çünkü bulutlar hayallerin şekillenmemiş hâlleridir.”
“Nasıl? Ne ilgisi var?”
“Gayet basit evladım bunda anlamayacak ne var. Hayallerinden yapacaksın bu sigaraları hayallerinden. Hayallerinden, umutlarından, isteklerinden…
Sonra onları vücuduna geri vereceksin yakarak. Yani sevgili dostları oksijen ve ateşle buluşturarak.
Yani hava ve ateşle…”
“Nasıl? Neden karanfil kokuyor peki bu sigara?”
“O senin bileceğin bir şey. Kokusuna, tadına, görüntüsüne sen karar vereceksin.”
“Yani sigara olmayabilir mi?”
“Tabii; hava ve ateşle buluştuğu sürece her şey olabilir. Şu rüzgara baksana! Belli, denizden geliyor. İşte onun kokusunda, hafif tuzlu tadında bir içecek olur mesela. Sonra yakarak içersin onu da. Buharını solursun, başkaları da…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir