Kedisini severken ölmüştü. Gözlerimin önünde, öylece kapayıvermişti gözlerini. Öldükten saniyeler sonra dahi, beyin ellerine komut vermeyi bırakmamıştı kediyi sevmesi için. Kediyse fark etmesine rağmen sadece bıyıkları ve kulakları kıpırdamış, onun sevmesine devam etmesine ses çıkartmamıştı. O öldükten sonra, tamamen davranışları değişmişti kedinin. Sanki akıllanmış, bilinçlenmişti. Bana daha yumuşak davranır olmuştu mesela. O ölmeden önce bana tahammül bile edemezken, öldükten sonra yanıma gelip saatlerce bana sürtünerek mırlar, geceleri benimle uyur, tıpkı onun gibi, sabah erkenden uyandırmaya çalışırdı. İşte o konuda eski sertliği devreye girer ve ayaklarımı ısırarak uyandırırdı.
Ben de o öldükten sonra kediye düşmüştüm. Başka kimsem yoktu ki… Bir de daha sempatik gelmeye başlamıştı.
Belki de; kedinin bedenine bir misafir daha vardı…