Sesi söylediklerini duymazmış gibi çıkıyordu. Sanki ağzından bağımsız organları ne yaptığıyla hiç ilgilenmeden onu bekliyor, ona ilgisiz birer eş gibi davranıyorlardı. Aslında başkasına aşık olan, aklı havada… Ağzı ise telefonda durumu kurtarmaya çabalıyor, kendisinin bile işitmediği şeyleri telefonun karşısındaki kulağa iletmeye çalışıyordu. Peki bu sözlere bahsi geçen kulak inanıyor muydu? Evet, inanıyordu. Duymayı istediği tek ses oydu çünkü.
Etiket: kulak
23.06.2019
Kulağımın arkasında tuhaf bir yara çıkmıştı. Çıktığı yere rağmen, başkaları tarafından kolayca görünecek kadar büyüktü. Sanki bir fişin takılabilmesi için yapılmıştı bu yara. İki kırmızı deliği vardı ve devamlı, ince ince kanıyordu. Bir yoksunluk muydu bu kanamanın sebebi acaba? öyle hissediyordum. Sanki olması gereken bir şey yoktu kulağımda. Kabuk bağlamak da bilmiyordu bu yara. Böyle böyle tam üç ay geçirmiştim. Dördüncü ayın başında, sabah yastığımın yanında teflon bir fişle uyandım uykumdan. Evde tek başına yaşıyordum. Kapı ve pencereler sıkı sıkı kilitliydi. Bu fişin nereden geldiğini bilmemenin verdiği can sıkıntısı, içinde gıcıklık barındıran bir durumdu çünkü kulağımın arkasındaki yarayla bağlantılı olduğunu …
28.06.2018
Tekerlekler yolda yağ gibi kayarken daha önce hiç duymadığı bir parçayı dinlemekteydi. Bu küçük mp3 çaları yolun kenarında bulmuştu. Bisikletinin pedallarını çevirirken müzik dinlemeyi çok severdi ve kendi parçalarından sıkıldığı an böyle bir mp3 çalar bulmak ona göre mucizenin ta kendisiydi. Cihazı açtığında dinlediği müzik hiçbir şeye benzemediğinden, önce onun elektronik müzik olduğunu düşündü; ama değildi işte. Müziğin sesini sanki başka bir organıyla almaktaydı. O kadar farklı, duyular arası bir şeydi. Bir anda, elindeki mp3 çalar değişip bir direksiyona dönüştü. onunsa yapması gereken tek şey direksiyonu çevirmekti. On ya da on beş dakikalık bir zaman zarfından sonra müzik bitti. Müzik …
08.06.2018
İnsanların işaret parmak kemiklerinin ilk boğumlarını kullanarak mozaikler yapıyordu. Bunun için ya mezarları soyuyordu ya da tıbbi atıkları. Yapmak istediği, dokunmaya yarayan bir organı, dokunulabilir kılmaktı. Üstelik kemik rengi mozaik için harikaydı. Neler yapmamıştı ki… Aslında ancak dokunularak ayırdına varabileceğiniz şeyler yapıyordu. Görsel yanılmalarla dolu bir mozaiği, sadece dokunarak anlamanız için elinden geleni yaptığı ve bu konuda epey başarılı olduğu rahatlıkla söylenebilirdi. Sonra sadece göz kapaklarını kullanarak görsel şeyler yapmaya başladı. Ardından dili kullanarak her tattan yiyecekler… Kulağı kullanarak sadece işittiğinizde tam olarak anlayabileceğiniz tablosesler… Tabloses, onun icat ettiği bir şeydi. Retina hareketini izleyip oranın sesini kulağına veren tablo şeklinde …
27.05.2018
Kedisini severken ölmüştü. Gözlerimin önünde, öylece kapayıvermişti gözlerini. Öldükten saniyeler sonra dahi, beyin ellerine komut vermeyi bırakmamıştı kediyi sevmesi için. Kediyse fark etmesine rağmen sadece bıyıkları ve kulakları kıpırdamış, onun sevmesine devam etmesine ses çıkartmamıştı. O öldükten sonra, tamamen davranışları değişmişti kedinin. Sanki akıllanmış, bilinçlenmişti. Bana daha yumuşak davranır olmuştu mesela. O ölmeden önce bana tahammül bile edemezken, öldükten sonra yanıma gelip saatlerce bana sürtünerek mırlar, geceleri benimle uyur, tıpkı onun gibi, sabah erkenden uyandırmaya çalışırdı. İşte o konuda eski sertliği devreye girer ve ayaklarımı ısırarak uyandırırdı. Ben de o öldükten sonra kediye düşmüştüm. Başka kimsem yoktu ki… Bir de …
22.04.2018
Sesi, insanın içini ısıtıyor, cennette olduğunu düşündürüyordu duyana. Pürüzsüz bir tek dalgası olmayan, akışkan bir bütündü sesi ve bittiğinde, artık olmadığında yoksunluk hissini son kertede yaşatıyordu kulaklara. O pürüzsüz sesi çıkartabilmeyi, bir an dahi detone olamama halini ancak orta dünyada yaşayan elfler başarabilirmiş gibi geliyordu bana oysa. Yine de beyninin farklı çalıştığını, bir otizmli olduğunu bilmek, her şeyi açıklıyordu. Sanki yolunu şaşırmış bir elfti ve bu evrende otizmli şeklinde açıklanabiliyordu sadece. İnsanların mantığı ancak böyle bir şeyi hoş görebilirdi zira. Aksi taktirde dengeye olan inanç sarsılırdı; çünkü bu sesle her şeyi elde edebilir, herkesi her şekilde ikna edebilirdi rahatlıkla. Saruman’ın …
22.03.2018
Galiba on üç yaşına bastığı günün ertesi günü fark etmişti. Bir sırrı vardı. Kimseye söyleyemeyeceği bir şey… Kendisine bile… O Midas’ın kulaklarının eşek kulakları olduğunu kuyuya söyleyen berber değildi. Sırrını içinde büyüttü ve büyüdü. Bir sürü insan girdi hayatına. Bir sürü insan zaten vardı ama hiç kimseye söyleyemedi. Kimseyi sırrını söyleyecek kadar yakın görmedi… Genç yaşında, çok severek evlenmişti. Eşiyle her şeyi paylaştı. Sırrı dışında… Çocukları oldu. Her saniyesinden haberdardı ailesi ama sırrını bilmiyorlardı. Yabancı bir sürü insanla konuştu. Onlara anlatsa hiç kimsenin haberi olmazdı ve rahatlardı belki ama kimseye sırrına dair hiçbir şey anlatmadı. Yaşlandı. Torunları oldu. Ölmek üzereyken …
21.03.2018
Adı söylendiğinde yok olan şey nedir? İnsanlar ‘sessizlik’ diyorlar; ama ben bu yanıtı doğru bulmuyorum. Sessizliğin adını söylediğimde, bağırdığımda dahi hiçbir şey değişmiyor çünkü. Orada, öylece duruyor sessizlik. Kalın, aşılmaz bir duvar gibi. Hayır, ben sağır falan değilim. Ama… Hiçbir ses duyamıyorum. Evet, kulaklarım çalışıyor dedim ya, sağır mısınız! Duymak istediğimi mi duyamadığımı düşündünüz? E o zaman ne duymak istediğimi soracaksınız tabii. Bunu doğrulamazsam ne yapacaksınız peki? Yani duymak istediğim belli bir şey olmadığını söylersem… Doğru, öyle özellikle duymak istediğim bir şey yok. Peki neden hiçbir şey duyamıyorum? Aslında… Size duyduğum, gerçekten duyduğum bir şeyden söz etmek istiyorum. Bir gün, …