01.01.2020

Bavul niyetine bir dağcı çantası alıp; kimseye söylemeden çıktım. Telefonumdan hattımı çıkarttım. Onu almamayı gözüm yemezdi; ama kimsenin bana ulaşamaması için hattımı değiştirebilirdim pekâlâ. Hiç kullanmadığım bir servisten almıştım. Kontörlü diyorlardı eskiden bu tür hatlara. Otuz lira yeterdi. İnternet için kullanacaktım çoğunu muhtemelen kablosuz bağ olmadığında. Dağcı çantama birkaç kat iç çamaşırı, banyo malzemelerim, bilgisayarım ve üç kat giysi sığmıştı. Yer bile kalmıştı ama yeterdi bu kadar. Cüzdanımda da pasaportum vardı. Hesabımdaki tüm parayı dolara çevirdim. Uçak bileti satan bir yere gidip herhangi bir ülkeye bilet aramaya koyuldum. Vizesiz bir ülke olmalıydı. Küçücük bir broşür çarptı gözüme onlarca broşür arasından. …

Okumaya Devam Et

09.01.2018

Bir antikacı dükkanında görmüştüm onu. Eski, tahta bir bavul… Bir asker bavuluydu muhtemelen. İçinde bir şeyler varmış gibiydi. Antikacıya sorduğumda onu açamadığını söylemişti. Bakmak için izin aldığımda, neredeyse bir dokunuşta açıvermiştim. Bavulun içi küflenmemişti bile. İçindekiler de. İçinde bir sürü oyuncak vardı. El yapımı, ahşap oyuncaklar… Çoğu yekpare kütüğe oyulmuş, bir kısmı başka ucuz, kendi halinde malzemelerle desteklenmiş… Tahtadan büyüklü küçüklü atlar, faytonlar, kağnı arabaları, askerler, sapan… bir sürü şey vardı. Bir de kadife bir kutu durmaktaydı en altta. Diğerlerini çıkarıp onu açtım. Reçine, ahşap ve naftalin kokusu karşılamıştı burnumu kutuyu açar açmaz. Güzeller güzeli bir bebekti kutuda öylece yatan. …

Okumaya Devam Et