09.07.2018

Dişleri fırçalamamaktan değil, gülmemekten sararmıştı. Tertemizdi çünkü. Sigara falan içmezdi. Çayı bile kırk yılda bir, dost sohbetinde ya da ailesiyle içerdi. İçki falan zaten içmezdi. En çok su içerdi. Yeşillik ve balıktan başka bir şey de yediği vaki değildi. Örnek bir hayat yaşardı; lakin gülmezdi. Mutlu olmazdı ya da üzülmezdi. Yaşardı işte. Ölçüyle yaşardı. Bir ölçek uyku, iki ölçek besin, iki buçuk ölçek hareket, üç ölçek iş… Yarım ölçek de dost sohbeti işte… Hayatı bunlardan ibaretti ve kazayla başka bir şey girerse her şeyi hesapladığı beheri kesin alarm verirdi. Peki böyle bir insanın nasıl olurdu da dostları olurdu? Bu insanlar …

Okumaya Devam Et

13.06.2018

Bir şeylere başlamak zordur. hele ilk adımı atmak… Korkudan dolayı oluşan o ölü toprağı ayaklarına dolanır. Korkarsın ve bahaneler bulursun. Bu da tembelliği getirir. O da ölü toprağını oluşturan taneleri… İşte tam öyle bir dönümündeydim hayatımın. Bir dükkan açmıştım. Hayatımda ilk defa bir dükkan işletecektim. Ne var ki ayaklarım geri geri gidiyordu. Bir aktar dükkanına sahiptim bundan böyle. Mis gibi kokular arasında olacaktım ve kendime çalıştığımı, bunun bir iş olduğunu, insanlara verdiğim her şeyden sonra ücretini almak zorunda olduğumu hatırlatıp durmam gerekecekti. Fatura kesmeli, vergi ödemeli, hesabıma kitabıma dikkat etmeliydim. Diğer şeyler hep yaptıklarımdan ibaretti zaten. Bitkilerin yarar ve zararları …

Okumaya Devam Et