O zamanlar, yaşıyorken, iş görebiliyorken zaman hızla geçiyor gibiydi. Oysa burada, şu dükkandaki aynı rafın üstünde, tozum bile silinmeden dururken nasıl geçsin ki! Binlerce yıldır yaşadığımdan zamanı gayet iyi bilirim. Her saniyenin önemini… Aslında sadece yaşımdan değil, daha çok zamanı acıyla ölçtüğümden. Bir kırbacın acıyı her haliyle bilmesinden daha doğal ne olabilir ki? Hele bir de benim gibi görkemli oldun mu işin çok olur, böylece çok daha deneyimli olursun. Bronz bir ahtapot başı ve dokuz deri kayışın yerleşebileceği dokuz kolu olan bir kırbaçsanız… Bir de ahtapot gagasına benzer bir parçanız da oldu mu, Tüm işleri siz almışsınız demektir. Acı çektirmek …
Etiket: bronz
26.08.2018
Yıllardır içinde büyüttüğü hayali, sonunda gerçekleşmişti. İşte Japonya’daydı. Ne gerekiyorsa yapmıştı. Tek başına, yanında kimse olmadan; amacına ulaşmıştı. Braillein, otomatik makinelerin ve düzgün sarı çizgilerin ülkesine. En çok da braille… Kendi yazısı her yerdeydi işte. Elleriyle okuyordu; çünkü Japonca biliyordu. Buraya gelmeden yıllar önce öğrenmişti. Ona düşeni yapmıştı. Hatta gelmeden önce bir iş bile ayarlamıştı. Burayla ilgili kötü şeyleri de kabullenmişti. Yalnızların ülkesi Japonya, meyve fakiri Japonya, canı çeyrek kokoreç çekse yiyemeyeceği Japonya, yabancıları kolay kolay kabullenmeyen, onları küçük bir çocuk yerine koyan, ciddiye almayan Japonya, bir kafede tanışıldığında; seni aramak, tekrar görüşmek için binlerce söz verip birini bile tutmayan …