05.04.2018

Bir şey kaybetmişti ve onu bir türlü bulamıyordu. Ne kaybettiğini, daha doğrusu kaybettiği şeyler arasından hangisine o kadar üzüldüğünü, hangisi için yatırım yapması gerektiğini, hangisini bulmayı gerçekten istediğini bilmiyordu. Bu da bir dünya şeyi kaybetmekten katbekat daha iç acıtıcıydı. O kadar çok şey kaybetmişti ki, kaybettiği şeylerin bir listesini bile yapamayacak hâldeydi. Kayıplarını unutmak otomatik olarak yaptığı bir eylem haline gelmişti çünkü. Kayıplarını dahi kaybetmişti ve tek odaklandığı şey buydu. Bunları düşünürken; çantasını boşaltmaktaydı. Çantasının içinde küçücük olana kadar özenle katlanmış, eski ve çantadaki bir şeyler bulaştığından yapış yapış bir kâğıdı eline aldı. Alelade bir kâğıttı ama kâğıtta yazılı olan …

Okumaya Devam Et

25.01.2018

İçimde devasa bir boşluk vardı. Sanki bir parçam uzun zaman önce beni terk etmişti ama daha yeni fark etmiştim bu durumu. Öyle bir boşluktu işte ve ben, beni terk eden şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Daha kötüsü de bu boşluğu doldurmaya çalışıyor, bir sürü hata yapıyordum. Tıpkı bir dedektif gibi yapmalıydım aslında. Boşluğun ne zaman başladığını bulup o zamandan beri kendi içimde neyin eksik olduğunu aramalıydım. Teoride bu kadar basit olan şey pratikte hemen hemen imkansızdı. İnsanın kendisini sorgulaması çok zor oluyordu ve yavaş işliyordu. Güvenilir de değildi. Bir sabah, güneşin doğuşunu izlemek için erkenden kalkmaya karar verdim. Bilinçli olarak ilk …

Okumaya Devam Et