29.08.2018

Ne yapacağımı bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum. Fiziksel olarak insan; zihinsel ve ruhsal olarak adeta bir uzaylı doğurmuştum. Onunla nasıl başa çıkacağımı, daha doğrusu hayat tarzımıza uyum sağlamasını nasıl kolaylaştıracağımı bilmiyordum. Öğrendiği her şey, onun için bir tür hayal kırıklığı oluyordu. Ya da bir şekilde uyum sağlayamadığı bir sorun olarak önümüze çıkıyordu. Bir kediye neden evde bakıldığına anlam verememişti mesela. Ya da bir köpeğe… Onlara neden emrediyorduk? Neden bağlıyorduk onları? Aynı şey saksı çiçekleri için de geçerliydi. Hatta ipek böcekleriyle ilgili bir belgesel izledikten sonra aylarca kendisine gelememiş, hıçkıra tepine ağlamıştı. Mesela; görünmez bakteri ve mikropların varlığını öğrendiğinde türlü türlü korkuları olmuştu. …

Okumaya Devam Et

08.05.2018

Koyu renkli bir sesi vardı. İşitsel hiçbir şeye benzetemiyordum. Hiçbir terimle adlandıramazdım. Tek diyebileceğim koyu renkli bir sesi olduğuydu. Kalın değildi, ince de değildi. Tonlu ve duyguluydu. Sesine ifade verebilme konusunda çok maharetliydi. Bu seste iyi bir lider havasından ziyade, kimsenin ona bel bağlamasını istemeyen, kolaylıkla alay edip bunu sezdirmeyen bir insan gizliydi. Bu umursamaz biri olduğunu göstermiyordu; ama umursamaz davranan birisi olduğu rahatlıkla söylenebilirdi. Umursamıyormuş gibi yapan… Sözde kendisini korumaya çalışan ama hoşuna gitmeyen ya da onu şöyle ya da böyle rahatsız eden bir olayda anında allak bullak olabilen ve tüm bunlara rağmen her rahatsızlığının üstüne üstüne giden… Dikkatimi …

Okumaya Devam Et