Bir kuyudan bakraçla su çekiyordum. Çıkrığın kolunu çevirdiğimde bakracın olağan üstü ağır olduğunu keşfetmiştim. Nitekim, bakracın içine girmiş bir kurbağa gördüm. Halinden son derece memnundu kurbağa. Kuyuya atlaması için bakracı ters çevirdiysem de; bakracın içinde kalmak için son gücüyle gayret etmekteydi. Çaresiz, içinde o olduğu halde bakracı çektim ve bakraç yere değer değmez kurbağa omzuma fırlayıvermişti bile. Aklıma şu meşhur kurbağa prens masalı gelmişti. Biraz iğrenme, biraz da merakla, neden merak ettiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu, kurbağayı bir kayaya doğru fırlattım. Evet, masaldaki gibi bir duvara fırlatmamıştım; ama sonuç olarak fırlatmıştım işte ve karşıma yakışıklı bir adam çıksa …
Etiket: kurbağa
13.03.2018
Kurbağa vıraklamasına benzeyen bir ses… Nereye gitse bu sesi duyuyordu ve sesin nereden geldiğini bir türlü bulamıyordu. Altı saniye aralıklarla… Saymıştı. Hatta bununla kalmamış, saniye gösteren bir saatle kontrol etmişti. Altı… Tam altı saniyede bir, bir vıraklama duyuyordu. Başkasının bu sesi duymadığını söylemeye gerek bile yoktu elbette. Bu ses eşliğinde uyumayı öğrenmişti artık. Alışmıştı bu sese. Alışmak zorunda kalmıştı. İnsan neye alışmıyordu ki… Aslında kendisini alıştığına dair telkin ediyordu ve bunda oldukça da başarılı oluyordu. Yani biraz kendisini bıraksa büyük çapta bir nöbet geçirebilirdi. Kurbağa sesi… Oldukça ürkütücü bir sesti. Düşük seviyede olmasına rağmen tehditkar geliyordu kulağa. ‘Bana dokunursanız elinizde …