Bir yerlerde bulduğum tüylerle, tohumlarla ha bir de güzel kokan kuru otlarla yapmıştım yastığımızı. Şu “bir yastıkta kocayın” denilen yastıklardandı. Uzun, kalın, sert olsa da başı rahatsız etmeyen… Hiç yıkamazdım onu. Sadece kılıfını değiştirirdim. O yastıkta birlikte kocamayı düşlediğim adam, şimdi ölmüştü. Peki ben bu yastığı ne yapacaktım? Yakacak mıydım? Gömecek miydim? Hiçbir şey olmamış gibi başımın altına koyacak, yatakta yuvarlana yuvarlana, gerine gerine, rahat rahat yatacak mıydım? Yok yok, bunlardan hiçbirini yapmayacaktım. Yeni bir kılıf dikecek, onu ellerimle işleyecek, yeni evli bir çifte verecektim. Ben ise, dolabımın en derin çekmecesinin en dibinde gizlediğim, genç kızlığımda kendim için ellerimle yaptığım …
Etiket: #sabun
19.04.2020
Halı sahayla falan işimiz yoktu bizim. Ha, önce biz kimiz, ondan bahsedeyim değil mi? Kurduğum bir okul ve okulun idaresi, başta bahsettiğimiz bizi oluşturuyor. Dediğim gibi, halı sahayla zerre işimiz yoktu bizim. Spor aletleriyle de… Biz doğada spor yapılması gerektiğini savunan ve programı bu şekilde ayarlayan bir okulduk. Tırmanıcılık, mağaracılık, engelli koşu, yerleştirme engeller değil gerçek engeller olacaktı, binicilik, yüzme, denizde yüzülecek, manejde değil doğada at binilecekti, bahçecilik, teori kadar pratik de yapılacaktı… İşte böyle etkinliklerimiz olacaktı. Laboratuvarlarımız deney malzemeleri kokacak, mini patlamalarla ödümüzü koparacaktı. Sabun, kostikle değil külle, kendi ellerimizle yapılacaktı. Temizlikçi olmayacak, kirlettiklerimizi temizleyecek öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bulunacaktı …