29.03.2019

Tanrı’yı, Tanrıça’yı, Allah’ı, Yahova’yı, Krişna’yı… Hepsini; ya da herhangi birisini… Yanına çağırmak istiyordu çocuk. On bir yaşındaydı. Ergenliğe girmekteydi. Yeni yeni aramaktaydı hayatın anlamını. Tanrıyla iletişim kurmaktan bahsediyordu tüm dinler. Herbiri ona doğru yükselmekten dem vuruyordu. Onun her yerde olduğunu söyleyen dinler olsa bile, ona doğru gidilmesi şart koşuluyordu. Namaz kılmanın gerekliliği, pazar ayinlerine katılmanın lüzum görülmesi bunun için değil miydi? Her yerde namaz kılınabilse de; belli koşullarla namaz kılıp dua ediliyordu mesela. Günah çıkartma meselesi ise daha başkaydı. Tanrı ile araya bir insan giriyordu. Daha da zorlaşıyordu iletişim kurmak onunla. O ise, yani yeni yeni ergenliğe giren çocuk ise, …

Okumaya Devam Et

28.09.2018

Her iyi davranışımda kavanoza bir kuru fasulye atardı annem çocukken. Fasulyelerin kavanoza atılırken çıkarttığı sesi severdim. Onları yemek amacıyla biriktirmediğim belliydi. Kavanozu salladığımda duyduğum şıkırtı için biriktirirdim. ‘iyilik’ dendiğinde hep şıkır şıngır arası bir ses işitmemin nedeni buydu. Sonra, herhalde kafam soyut şeylere bastığı anda, iyi davranışlardan bahsedip onlar için fasulye almak saçma geldi bana. Davranışlarımın reklamını yapmak mıydı bu, sorgular hale gelmiştim zira. Fasulyeler atıldı, kavanoz ortadan kayboldu. Yıllar sonra; çok, çok kötü bir günde, o günün kötülüğüne inat bir espri yapıvermiştim kendiliğimden. Öyle adam akıllı espri yapabildiğim söylenemezdi. Hatta espri konusunda gereksiz derecede müşkülpesent olduğum bile söylenirdi insanlar …

Okumaya Devam Et