28.09.2018

Her iyi davranışımda kavanoza bir kuru fasulye atardı annem çocukken. Fasulyelerin kavanoza atılırken çıkarttığı sesi severdim. Onları yemek amacıyla biriktirmediğim belliydi. Kavanozu salladığımda duyduğum şıkırtı için biriktirirdim. ‘iyilik’ dendiğinde hep şıkır şıngır arası bir ses işitmemin nedeni buydu. Sonra, herhalde kafam soyut şeylere bastığı anda, iyi davranışlardan bahsedip onlar için fasulye almak saçma geldi bana. Davranışlarımın reklamını yapmak mıydı bu, sorgular hale gelmiştim zira. Fasulyeler atıldı, kavanoz ortadan kayboldu. Yıllar sonra; çok, çok kötü bir günde, o günün kötülüğüne inat bir espri yapıvermiştim kendiliğimden. Öyle adam akıllı espri yapabildiğim söylenemezdi. Hatta espri konusunda gereksiz derecede müşkülpesent olduğum bile söylenirdi insanlar …

Okumaya Devam Et

08.06.2018

İnsanların işaret parmak kemiklerinin ilk boğumlarını kullanarak mozaikler yapıyordu. Bunun için ya mezarları soyuyordu ya da tıbbi atıkları. Yapmak istediği, dokunmaya yarayan bir organı, dokunulabilir kılmaktı. Üstelik kemik rengi mozaik için harikaydı. Neler yapmamıştı ki… Aslında ancak dokunularak ayırdına varabileceğiniz şeyler yapıyordu. Görsel yanılmalarla dolu bir mozaiği, sadece dokunarak anlamanız için elinden geleni yaptığı ve bu konuda epey başarılı olduğu rahatlıkla söylenebilirdi. Sonra sadece göz kapaklarını kullanarak görsel şeyler yapmaya başladı. Ardından dili kullanarak her tattan yiyecekler… Kulağı kullanarak sadece işittiğinizde tam olarak anlayabileceğiniz tablosesler… Tabloses, onun icat ettiği bir şeydi. Retina hareketini izleyip oranın sesini kulağına veren tablo şeklinde …

Okumaya Devam Et