Hücresinde sadece ayakta durabiliyordu. Ha bir de yukarıdaki demire asılarak bir nebze de olsa ayaklarını rahatlatma imkanı bulabiliyordu. Hatta dinlenmek için ayaklarından ve kollarından iki büklüm bir şekilde kendisini asıp öylece uyuyordu. Bir at değildi nihayetinde. Bir yarasa olmak daha kolaydı. Bir yarasaya öykünmek… Hem karanlıktı da… Bir at gibi koşamazdı ki ayakta durup uyuyacak gücü olsun. Böyle bir ceza uygun görmüştü ona büyükler. O da çaresiz, çekmekteydi. Yemeğini bile ayakta yiyordu. tuvaletini bile… Çömelemiyordu ki, yer yoktu… Kendisini temizleyemiyordu. Daha doğrusu kendisini ancak iki büklüm olduğunda belli bir oranda temizleyebiliyordu. Direğe kendisini iki büklüm asabilmek bile saatlerini alıyordu düşünün. …
Etiket: yarasa
18.01.2018
Bir mağara tırmanıcısıydım. Profesyonel falan değildim. Ben ve ne hikmetse yanımdan bir türlü ayrılmayan sadık yarasa… Bir yarasayı kendime nasıl bağladığım benim bile çözemediğim bir gizemdi ama onu olduğu gibi kabullenmesini bilmiştim. Mağaracılık takım işidir. Başkasına ihtiyacın vardır her an… Olacaktır… Ama benim yoktu işte. Bilakis… Başkası olsa elim ayağıma dolanırdı. Ben tek başıma mutluydum. Ve yarasa… Ona bile benim yarasam demiyordum. İyelik ekleriyle bir sorunum vardı. Varsın olsundu. O gün de yine bir mağaradaydık. Sarkıtlar, dikitler, tavandan damla damla dökülen mineralli su… Sıradan bir mağaraydı işte. Taban olmadığı için tavanda ilerliyordum teçhizatımın desteğiyle. Yarasa da bana yardımcı oluyordu. Artık …