Hücresinde sadece ayakta durabiliyordu. Ha bir de yukarıdaki demire asılarak bir nebze de olsa ayaklarını rahatlatma imkanı bulabiliyordu. Hatta dinlenmek için ayaklarından ve kollarından iki büklüm bir şekilde kendisini asıp öylece uyuyordu. Bir at değildi nihayetinde. Bir yarasa olmak daha kolaydı. Bir yarasaya öykünmek… Hem karanlıktı da… Bir at gibi koşamazdı ki ayakta durup uyuyacak gücü olsun. Böyle bir ceza uygun görmüştü ona büyükler. O da çaresiz, çekmekteydi. Yemeğini bile ayakta yiyordu. tuvaletini bile… Çömelemiyordu ki, yer yoktu… Kendisini temizleyemiyordu. Daha doğrusu kendisini ancak iki büklüm olduğunda belli bir oranda temizleyebiliyordu. Direğe kendisini iki büklüm asabilmek bile saatlerini alıyordu düşünün. …
Etiket: araf
25.12.2017
Ölmek üzereydim. Bir ormanda avlanırken hem de. Yanımda hiç kimse yokken. Ne demeye bir ormana tek başıma gitmiştim ki? Keşke şu saçma sapan iddiaya girmeseydim. Kime neyi kanıtlamam gerekiyordu! Ben özgüvensiz miydim ki böyle kendimi insanlara kanıtlamaya, saçma sapan iddialara giriyordum? Neymiş, kadınlar ava tek başlarına çıkabilirmiş. Evet, çıkabilir… Eee, ne oldu yani şimdi? İddiayı kazandım da ne oldu? Acaba mezarımdan kalkıp ona “Yılan sokmasaydı kazanacaktım,” diyebilmemin bir yolu var mıydı? İşte ben böyle bir insandım! Bu tür bir salaktım! Yahu ölüyordum be, ölüyordum! Ve hala iddiayı kazanmanın peşine düşüyordum. Kazandığımı kanıtlamamın… İddiaya girdiğim adamı sevdiğimi bile söyleyememiştim üstelik. Son …