Üç boyutlu yazıcının haznesinden adımımı beton zemine atar atmaz hemen, aynaya bile bakmadan mutfağa koştum. Dönüştüğüm vücuda uyum sağlarken harcadığım enerji yüzünden bitkin düşmüş, acıkmıştım. İşlemden sonra aç olmam son derece doğaldı. Kolay değildi, makine baştan aşağı inşa ediyordu bedeni. Eh, beden enerji kullanmak için bir şeyler tüketmeliydi. Bu gün son kez çıkacaktım bu makineden. Sonunda işi bırakıyordum. Epeyce gıda istiyordu bu defaki Beden. İri yarıydı. Erkekti. Ayrıntılı bilgi edinmek için yemeğimi bitirdikten sonra boy aynasına bakacaktım. Bana sadece içinde ölü insanın DNA’sı bulunan cam bir tüp verirdi. Tüpü yazıcının haznesine atar ve makineye girerdim. Sonra birkaç saatlik bir uyku …
Etiket: #yazıcı
28.02.2023
Işıktan vücudu eğilmişti. İnsan gözüne görünemeyecek kadar şeffaf olsa da onu görebilen gözler için bitkin düştüğü ayan beyan ortadaydı. Keşke ne hâlde olduğunu görmesini istediği tek insana görünebilseydi. Keşke! Oysa o daha görebileceği şeylerin bile farkında değildi ki. Nurdan yapılmış incecik bir zemine, gri hareketli gölgeler gibi bir mürekkeple yazardı. Daima… Yani en azından o ana dek tüm ömrü boyunca böyle yapmıştı. Çünkü yazmak için yaratılmıştı. Yazdıkça hatırlamak için. O, yaşayan tüm insanların sayısı kadar olan yazıcılardan biriydi. Bazı kültürlerde onlara “melek” derlerdi ama görevi yazmak olduğu için “yazıcı” demek çok daha doğru olurdu. Ama yazamıyordu işte. Normalde ancak insan …