Öylece tesbihimi çekiyordum. Bir şey düşünmeme gerek yoktu. Herkes bir şeyler yaparken sadece tesbihimi şıkırdatma lüksüm vardı ve bunu kullanıyordum. Hıh! İnsanlar hep böyle düşünüyordu beni tesbih çekerken gördüklerinde. Ben de kendimi onların yerine koyardım hep. Beni tesbih çekerken gören her insanın yargılayan bakışında yapardım bunu. Bir tür suçluluktu bunun sebebi, insanların bana enjekte ettikleri. Bilmiyorlardı ki… Bilmiyorlardı, ellerimdeki boncukların onların ruhları olduğunu. Bilmiyorlardı, onları çekerkenki mutluluğumu, çıkarırken döktüğüm gözyaşlarını, yenilerini ipe geçirirkenki her birinde eşitçe yinelenen umudumu. Ama bir gün, insanların “yaramaz” dediği, bana göre ise fazlasıyla anlayışlı bir çocuk, tesbihin imamesini tek çekişte koparıp tüm boncukları dağıtıverdi. İp …
Etiket: #boncuk
18.06.2020
Oltu taşından takılar, çoğunlukla tesbihler yapıp satardı. Küçücük boncuklara harfler oyar, onları, boncuk boncuk, iplere, tellere ya da misinalara dizerek kelime ve cümlelere dönüştürürdü. Takıların ya da tesbihlerin bir yerlerine, çoğunlukla klipslerine veya imamelerine küçük bir büyüteç aynacık koyardı. İşte onlarla bu harfleri okumayı kolaylaştırmaya çalışırdı. İnsanların takılarında ya da tesbihlerinde ne yazdığını bilmesini isterdi elbet ama daha çok yazmakla ilgilenirdi o. Doksan dokuzluk tesbihlere Allah’ın doksan dokuz ismini yazardı. Onun dışındaki tesbihlere farklı şeyler yazmayı tercih ederdi. İyi ahlaktan, şiddetin değil, düşünerek eyleme geçmenin öneminden bahseden küçük kıssalar ya da hikâyeler. Sadece bu yazılanların çoğunlukla otuz üç sözcük olmasına …