19.01.2020

Bebeğimizi seviyorduk; ama farklı olduğu için korkuyorduk ondan. Böylesine bir varlığı, yaratık demiyorum, nasıl olur da biz dünyaya getirebilirdik? Daha doğumunda küçücük bir bülbül girmişti hastaneye nasıl yapmışsa. Kimse de çıkartmamıştı. Bir zararı yoktu ki… Bir de bakmıştım ki omuz başımda şakıyor. Ben bağırıyorum o şakıyor. Sonra, hiç acı içinde değilmişim gibi susmuş onu dinliyorum. Kafası çıkar çıkmaz o da susmuştu. Bir sessizliktir olmuştu odada. Acımı unutmuştum. Bülbül de sesini. Onu bekliyorduk sanki. Hemşire onu eline alana kadar bülbül beklemiş, bebek alçak sesle ağlayınca o da yatıştırırcasına şakımaya devam etmişti. Sonra kediler, köpekler, sincaplar, kuşlar, kurbağalar… gelmişti yanına. Konuşmuştu onlarla. …

Okumaya Devam Et

08.03.2019

Kaliteli, şu fermuarımsı ama kitlenebilen torbalara doldurulmuştu şekerlemeler. Jeletin ve tatlandırıcı… ve gıda boyası… İşte size olayın özeti. Bu torbadakilerin bir farkları vardı. Ayıcık değildi çıktıkları kalıplar, dolayısıyla ayıcık olarak şekillenmemişti şekerlemelerin hiçbiri. Renk renk, şekil şekil meyvenin karıştırıldığı bir poşetti. Bu tür karışık şeyleri açtığında hep merak ederdi. Acaba her poşette oranlar gerçekten aynı mıydı? Evet… Birkaç defa üşenmeyip saymış, karşılaştırmıştı poşetlerin içeriklerini. Doğru çıkmıştı. Sözgelimi, çorapları ya da ayakkabılarının puantiyeleri ya da benekleri falan varsa, ya da çizgileri falan, o zaman da sayardı; acaba sağdakiler soldakilere eşit mi diye… Hep hayal kırıklığına uğramıştı, her sayışında ve eşit, doğru, …

Okumaya Devam Et