19.01.2020

Bebeğimizi seviyorduk; ama farklı olduğu için korkuyorduk ondan. Böylesine bir varlığı, yaratık demiyorum, nasıl olur da biz dünyaya getirebilirdik? Daha doğumunda küçücük bir bülbül girmişti hastaneye nasıl yapmışsa. Kimse de çıkartmamıştı. Bir zararı yoktu ki… Bir de bakmıştım ki omuz başımda şakıyor. Ben bağırıyorum o şakıyor. Sonra, hiç acı içinde değilmişim gibi susmuş onu dinliyorum. Kafası çıkar çıkmaz o da susmuştu. Bir sessizliktir olmuştu odada. Acımı unutmuştum. Bülbül de sesini. Onu bekliyorduk sanki. Hemşire onu eline alana kadar bülbül beklemiş, bebek alçak sesle ağlayınca o da yatıştırırcasına şakımaya devam etmişti. Sonra kediler, köpekler, sincaplar, kuşlar, kurbağalar… gelmişti yanına. Konuşmuştu onlarla. …

Okumaya Devam Et

22.10.2018

Bülbül ötüşünü duydunuz mu hiç? Yok, bülbül ötüşünün ne kadar harika olduğunu duydunuz; gülle olan muhabbetini işittiniz biliyorum. Ben gerçekten bülbülün sesini duyup duymadığınızı merak ediyorum. Ya da duyduğunuz kuş seslerinden hangisinin bülbüle ait olduğunu bilip bilmediğinizi… Ben bilmiyordum, işitmemiştim. Belki, hatta kesinlikle duymuştum; ama işitmemiştim işte. Hiç de merak etmemiştim bülbülün sesini. O benim için sadece benzetmelerde kullanılacak bir sözcük, bir kavramdı. Kavram olacak kadar dahi gelişmemişti zihnimde. Oysa kim bilir kaç defa kullanmıştım onu benzetmelerimde. Aşık olduğumda, okuduğum bir aşkı anlatışımda ve daha bir sürü şeyde…. Bunu nereden mi çıkarmıştım? Oğlumun, kendi küçük oğlumun, sapanla bir kuşu vurduktan …

Okumaya Devam Et