22.11.2018

Bir tercümandım. Dünyada konuşulan tüm dilleri biliyordum. İnanın bana… Bir dili öğrenmek için onu birkaç saat dinlemem yetiyordu. Aranan bir insandım. Bereket çoğu bana inanmıyordu. İşin içinde bir iş olduğunu düşünen, kendilerini uyanık olarak gösterip benimle ilgilenmeyen, bana iş veren insanlara aptal gözüyle bakan insanların varlığı ilginçti. Aptal yerine konmaktan korktuklarından gerçekten aptallaşan insanlar… Her ipte oynar, her tür çeviriyi yapardım. Her dilin mantığını anladığım için; kültürlerin insanları nasıl etkilediğini görüp hiçbir şeye şaşıramaz hale gelmiştim belli bir zaman sonra. Bu kadar basit bir şeyde şaşırılacak bir unsur bulamazsınız değil mi? Başlangıçta ben de öyleydim, sonra çok şaşırdım ve şimdi… …

Okumaya Devam Et

03.02.2018

Demir bir kapı… Som demir olmalı. Kolsuz, tokmaksız… Peki bu neden benim rüyalarıma giriyor? Her gün. Kazayla uyukladığımda bile, zihnimin kapalı olduğunu sezer sezmez; bir hırsız gibi, haylaz bir çocuk fırsatçılığıyla giriveriyor rüyama. Ne istiyor benden bu kapı? Ne zaman açılacak? Açılması için ne yapmam gerekecek? Rüyama her girişinde, yeterince büyük ve güçlü bir mıknatısın bu kapıyı açıp açamayacağını sorarım kendime. Tokmak yok, kilit yok… Ya vurmam, ya da bir mıknatısla çekmem gerek açılması için. Ya da beklemem… İşte en zoru da bu. Beklemek… Beklerken ne yapılır ki? Rüyaları gözetip aynı düz, pas kırmızısı şeye mi bakacağım? Acaba paslanmasını mı …

Okumaya Devam Et