10.10.2018

İnsanlara içten bir şekilde güzel bir tek söz söyledim mi hatırlamıyorum. Oysa bazen… O kadar çok söylemek istiyorum ki… ama sözler gelip gelip boğazımda düğümleniyor ve büyüyor… Büyüyor… O kadar çok büyüyor ki, boğazım daralıyor, bir yerden fışkırmaya çalışırken ülserleşip kabuk bağlıyor. Sonra da irinleşip kötü sözler halinde patlayıveriyor. Neden böyle oluyor? Herkes birbirine güzel sözler söyleyebilirken; ben neden bu en doğal şeyi yapamıyorum? Şimdi aklınızdan hemen çocukluğuma inmek geldi değil mi? İnin bakalım… Çocukluğumda insanlar bana oldukça ikna olduğum güzel sözler söylerdi. Dengeli olarak… Yeri geldikçe eleştirirlerdi de. Ya da kötü sözler… Yani, diğerlerinden farklı bir çocukluk yaşadığımı hiç …

Okumaya Devam Et

13.01.2018

Fincanı kapattım. Hayatımda ilk defa falıma baktırıyordum. Zaten kahveyi hiç sevmezdim ama bu adamı çok fazla övmüşlerdi. Ben de bir yol ayrımında hissediyordum kendimi. Onun için şeytanın bacağını kırıp fal baktırmayı da denemeye karar verdim. Göbekli, top sakallı, boyalı simsiyah saçlı, incecik bıyıklı bir adamdı. Sesi karakteristik bir derinliğe sahipti. Gözleri insanın gözlerinin içine içine bakıyordu ne varsa çekip almak için. Aynı gözler, kahve fincanının üzerinde öyle yumuşakça kayıyordu ki, insan bu çelişkiye şaşıyordu. Daha önce arkadaşın falına bakarken izlemiştim. Bakalım benim falımda ne diyecekti. Fincan yeterince soğumuştu. Tabağı kaldırdı ve gözlerini dikti. Kaskatı olmuştu. Bekliyordum. Kötü bir haber bekliyordum …

Okumaya Devam Et