Hiçbir balık kırlangıç balığı kadar denizi kendi varlığında, tadında ve kokusunda taşıyamaz bana kalırsa. Kırlangıç Efe de bunu bilerek adamlarına kendisine Kırlangıç dedirtmiş, bana öyle söylemişti zamanında. Kırlangıç Efe kim mi? Deniz aşığı, tuhaf bir adam. İsyankar adam Kırlangıç Efe. Deli Dumrul’ların acımasız Azrail’i olma peşinde. Ama hiçbir şey eski zamanlardaki kadar basit değil artık. Ne Deli Dumrul’lar ayan beyan bir şekilde kuru bir çay üzerine bir köprü yapıp geçenden de geçmeyenden de para alıyor ne de Azrail’ler onları yakalayıp aman diletebiliyor. Artık Deli Dumrul’ların köprülerinin kuru bir çay üzerine yapıldığı geç, çok geç anlaşılıyor ya da hiç anlaşılmıyor. İşte …
Etiket: köprü
28.04.2018
Saatine baktı ve onu yaslanmakta olduğu köprünün korkuluklarından attı. Pahalı bir saatti. Sonra, bir tasarım dükkanından aldığı şapkasını çıkardı ve onu da saatine eşlik etmesi için korkuluktan yolladı. Fazlasıyla pahalı, yılan derisinden yapılmış kemerini de… Ardından ceketini çıkartıp ceplerini kontrol etti. Bir sakız falı… Kağıdı açıp bir daha okudu. Belki de ilk kez okuyordu, anımsayamadı. Onu da denize attı. Elini cebine bir daha daldırdı ve yumruğunun içindeki bir kolye ucuyla çıkarttı. Bir fil şeklindeydi. Önce atmaya kıyamadı; ama şöyle bir kendisini sarstıktan sonra son gücüyle fırlattı onu da. Diğer cebine geçmişti. Bu kez bir çakmak ve bir sigara tabakası çıkarttı. …
11.12.2017
Mırıldanıyordu… Daima, hayatının her anında mırıldanıyordu. Ne dediğini anlamıyordu hiç kimse ama onu yakından gözlemlediğim için ben bazen mırıltısının içinden bazı sözcükler seçebiliyordum. Gerçi seçsem ne olurdu ki? Bir cümleyi dahi oluşturmayan sözcüklerle hiçbir şey anlayamıyordum. Dolayısıyla onun yanından geçen herhangi birisinden farksızdım. Yine de ben onu önemsiyordum. Neden bilmiyordum ama bana çok kötü bir şey yaşadıktan sonra bu hâle gelmiş olduğunu düşündürüyordu hareketleri. Mesela, bazen dalıp dalıp gidişi. Gözlerinin yerli yersiz doluşu ama ağlamayışı. Sanki acıdan zihnine unutturmayı başarsa da bedenine kazınmış olan bir şey yaşamıştı. Hücreleri ağlıyordu da bu görevi gözlerine vermişlerdi ve her bir hücreden mikroskobik gözyaşları …