Şarkı söylerken karşılaşmışlardı. Yok, farklı şarkıları… Hatta biri türkü söylüyordu, diğeri İtalyan bir adamın bir şarkısını mırıldanmaktaydı. Türkü söyleyen, diğerinin gerçekten İtalyanca bilip bilmediğini merak etmişti ama tanımıyorlardı birbirlerini, soramazdı. İtalyanca şarkıyı söyleyen, iki elinde tuttuğu iki kahveden birisini ikram etti ansızın diğerine. İkisi de kahveyi seviyorlardı. Artık sorabilirdi. Evet, gerçekten de İtalyanca biliyordu kadın. Adamın bağlama çalıp çalmadığını merak etmişti o da. Sordu… Evet çalabiliyordu. Konuşmaya başladılar… Sohbet, kahvenin rengini almaya başladı. Onun gibi sıcacıktı.