Her gün iş yerimdeki penceremin önüne kaçak bir cennet papağanı gelirdi. Karakteristik, tiz sesiyle küçücük öter, adeta benden bir tepki beklerdi. En azından ben öyle olmasını, benimle iletişim kurmak istediğini farz etmek isterdim. Bulunduğum yerde bir sürü kaçak papağan vardı. Her nedense buralarda kümelenmişti cennet papağanları. Pencereme gelen papağanı yakalamak istemeye başlamıştım kaç zamandır. Bir dosta ihtiyacım vardı. Evet, iş yerimde bir sürü insan bulunuyordu; ama onlar insandı işte. İnsandan dost olmazdı. İnsanlar söz konusu olduğunda, bir sürü değişken oluyordu ve benim değişkenlere tahammülüm hiçbir zaman olmamıştı. Kalın bir çorabın içine koyacağım çekirdekleri, pencereme asmak suretiyle hazırladığım bir tuzakla yakalayacaktım …