07.11.2018

Kravat takmayı hiç sevmezdi; ama eşofmanla bile taksa yeriydi; çünkü boynundaki yara izini gizlemek için bulduğu çözüm oydu. Elbette eşofman giymezdi, kravatına uysun diye hep takım elbiseyle dolaşırdı dışarıda. Evinde de zaten yalnız yaşardı. Taktığı kravatlar son derece dikkat çekiciydi. Hepsini de kendi elleriyle tasarlamış, kendi elleriyle boyamış ya da işlemişti. Yaşamayı istediği hayattan sahneler vardı kravatlarında. Bir bisikletli kravatı vardı ki, o bisikletin işlenmesi aylar sürmüştü. Tasarımını da bir bisiklet tasarımcısı kazara görüp fotoğrafını çekmişti. Tüm yaratıcılığını kravatlarına vakfeder; ama kravat takmaktan nefret ederdi işte. Yaşadığı hayattan nefret ettiğindendi. Boynundaki yara izinin sebebi de bir nevi kravattı. Çalışırken; haklı …

Okumaya Devam Et

12.05.2018

Bir alt geçidin merdivenlerinden inmiş yürürken tezgahının üzerinde bir tek radyo bulunan, eciş bücüş, yaşlı bir adam gördü. Adamdan önce gördüğü ilk şey bomboş tezgahın üzerinde öylece duran radyoydu aslında. Tezgahın üzerine serilmiş muşamba bembeyazken; üzerindeki radyo simsiyahtı. Zifiri siyah… Ardından bu tezgahın kime ait olduğunu merak edip tezgaha daha dikkatli bakıp; yaşlanmadan önce dahi eciş bücüş olduğu kuvvetle muhtemel olan adamı fark etti. Radyodan tuhaf sesler geliyordu. Cızırtı diyemeyeceğimiz ama hiçbir dile benzetemeyeceğimiz, insandan çıktığına bile emin olamayacağımız türden sesler… Biraz yaklaştı zira alt geçit epey gürültülüydü. o radyoyu satın almak istiyordu. Sesi duymaktansa daha çok bu amaç için …

Okumaya Devam Et