07.11.2018

Kravat takmayı hiç sevmezdi; ama eşofmanla bile taksa yeriydi; çünkü boynundaki yara izini gizlemek için bulduğu çözüm oydu. Elbette eşofman giymezdi, kravatına uysun diye hep takım elbiseyle dolaşırdı dışarıda. Evinde de zaten yalnız yaşardı. Taktığı kravatlar son derece dikkat çekiciydi. Hepsini de kendi elleriyle tasarlamış, kendi elleriyle boyamış ya da işlemişti. Yaşamayı istediği hayattan sahneler vardı kravatlarında. Bir bisikletli kravatı vardı ki, o bisikletin işlenmesi aylar sürmüştü. Tasarımını da bir bisiklet tasarımcısı kazara görüp fotoğrafını çekmişti. Tüm yaratıcılığını kravatlarına vakfeder; ama kravat takmaktan nefret ederdi işte. Yaşadığı hayattan nefret ettiğindendi. Boynundaki yara izinin sebebi de bir nevi kravattı. Çalışırken; haklı …

Okumaya Devam Et

17.03.2018

Rahatsız, katlanabilir bir sandalyeye oturmuş konuşmacıyı tüm dikkatiyle dinliyordu. Temiz olsa da pecmurde kıyafetleri, onlardan çok daha eskimiş botlarıyla oradaki diğer insanların dikkatini çekecek kadar farklı görünüyordu. Vücudu da en az kıyafetleri kadar yıpranmıştı. Doğa şartlarında kavrulmuştu teni. Orada bulunanların çoğunun teni solgundu. Yanına oturduğu kadın gözlerini konuşmacıdan çok ona dikmişti ama o bu ilgiden habersizdi. Konuşmacı en çok onunla göz teması kuruyordu çünkü onu en dikkatli dinleyen kişi oydu. Nasıl dinlemesindi ki? Bu kadın, hayal gücüyle etkileşime geçebilen tek maddenin kaşifiydi ve bu maddenin nereden temin edilip nasıl kullanılacağından bahsediyordu onu dinleyenlere. Bu kadını böyle şevkle dinleyen bu zat …

Okumaya Devam Et