16.08.2019

Bilir misiniz beyefendi, bir tavuğun sesinin hep çilekeş olduğunu düşünmüşümdür. Oysa herkes “Tavuk gibi gülme,” der bana; ama bunu dediklerinde gülüşüme bir ara verir, acı acı gülümserim. Mutluluktan eser olmayan bir gülümsemedir bu. Bir saniye önceki o katıksız mutluluğu özleyen bir tebessüm. Gözlerim bulutlanır. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yapmak zorunda hissederim kendimi ve öyle yaparım. Oysa kahkaha atan diyaframıma bir değirmen taşı oturmuştur sanki. Bu taş orada kalıcıymış gibi gelir. Bunun nedeni, çocukken bir adamı, bir tavuğa; tavuk için çok kötü olan ama adama zevk veren bir şeyi yaparken görmemdir. Bu yetmezmiş gibi, bir sonraki gül tavuk öldüğünde, adamın …

Okumaya Devam Et

14.03.2019

Gardrobumu açıp içinden altın bir kıravat iğnesi aldım. Eski bir gömleğin cebinde durmaktaydı. Kim bilir en son ne zaman giymiştim bu gömleği. Aklım sıra kamufle etmeye çalışıyordum. Kendi kendime güldüm; yerini değiştirmeyecektim yine de. Üç bin terabaytlık bir bellek vardı bu iğneye gizlenmiş. Koleksiyonumdaki tüm kıravat iğneleri de aynı içerikteydi. Peki ne depoluyordum bu iğnelere? Çalıştığım psikologların hastalarıyla olan konuşmalarını… On yıllık iş hayatımda psikologdan psikoloğa gittim. Asistanları oldum. Sekreterleri oldum. Danışanları oldum. Özellikle danışanları… Sistemi kurup arada kontrol et… Mantık buydu. Bir tilkinin asla olamayacağı kadar kurnazlıkla yürütüyordum bu işi. ta ki elimdeki iğnedeki kaydı dinleyene kadar… Genç bir …

Okumaya Devam Et