Çantamı sırtıma takıyorum, Hiç acele etmeden ayakkabılarımı giyip çıkıyorum. Kapıyı arkamdan kapatmayı unutacaktım az kalsın, son anda kolumu geriye atıp kapıyı çekiyorum. Birazcık yürüdükten sonra bir kapıdan giriyorum. Pahalı olduğu belli olan bir kafenin içindeyim. Zaten ne pahalı değil ki bu aralar… Dört kişilik bir masa bulup oturuyorum. Boş bulduğum tek yer burası. Çantamı sandalyemin arkasına asıyorum. Ve bekliyorum… Birazdan geliyor. Karşıma oturuyor Elindeki torbayı da yanındaki sandalyeye atıyor. “Eee, hazır mısın ölmeye?” “Evet,” diyorum. “Tabii hazırım.” “Tamam o zaman… Bir şey ister misin? Son yemek olarak?” “Hayır.” Karnım gurulduyor. Ne zamandır mideme bir şey girmese de bir şey yemek …
Etiket: iğne
14.03.2019
Gardrobumu açıp içinden altın bir kıravat iğnesi aldım. Eski bir gömleğin cebinde durmaktaydı. Kim bilir en son ne zaman giymiştim bu gömleği. Aklım sıra kamufle etmeye çalışıyordum. Kendi kendime güldüm; yerini değiştirmeyecektim yine de. Üç bin terabaytlık bir bellek vardı bu iğneye gizlenmiş. Koleksiyonumdaki tüm kıravat iğneleri de aynı içerikteydi. Peki ne depoluyordum bu iğnelere? Çalıştığım psikologların hastalarıyla olan konuşmalarını… On yıllık iş hayatımda psikologdan psikoloğa gittim. Asistanları oldum. Sekreterleri oldum. Danışanları oldum. Özellikle danışanları… Sistemi kurup arada kontrol et… Mantık buydu. Bir tilkinin asla olamayacağı kadar kurnazlıkla yürütüyordum bu işi. ta ki elimdeki iğnedeki kaydı dinleyene kadar… Genç bir …
19.06.2018
Eline iğneyi aldı ve pürüzsüz bir kumaşı rastgele delmeye başladı. Her delişinde kumaştan iplikler çözülmekteydi. sonunda kumaş sadece iplikler yığını haline geldi. O elinin altındaki dokuma tezgahında pürüzsüz bir kumaş dokuyana dek…
10.01.2018
İğne derimde ilerlerken çektiğim acı artık alışıldık gelmeye başlamıştı. Vücudumun dörtte üçlük kısmına dövme yaptırmıştım. Kendi sanat eserlerimle tekrar şekillendirmekte, ona yepyeni bir anlam katmaktaydım. O benim için her şeyden değerliydi. Ruhum dışında… Ruhuma da yaşanan her anda dövme yapmaktaydım zaten. Hoş, bu işleme ne kadar dövme denebilir, tartışılırdı. Ben ruhu hep akışkan, uçucu bir şey olarak tasavvur etmiştim. Eh, akışkan bir şeye de hiçbir dövme kar etmezdi. Her neyse, şekillendirmeyi hedeflediğim şey vücudumdu. Bunu da oldukça iyi yapmakta olduğumu düşünüyordum. Neler yapmamıştım ki. Yaptıklarımın hepsi minyatürdü. Orman, deniz, çöl, insanlar, aklıma gelen hayvan ve bitkiler, yeryüzü şekilleri, yıldızlar, atom …