Uçsuz bucaksız bir koridorda yürüyordum. Tıpkı rüyalarda yaşanan bir hisse benziyordu ama bu olanların herhangi bir rüyayla ilgisi olmadığını çok iyi biliyordum. Bu koridor gerçekten de bu kadar uzundu ve attığım her adımda bir amaç gizliydi. Belli bir amaç… Bu amacın ne olduğunu bilmediğim, bir amacımın olmadığı anlamına gelmiyordu. Evet, ilginçti ama amacımın ne olduğunu bilmiyordum. Gerçekten de bilmiyordum. Gerçi bilmemem gerektiğini biliyordum. Ancak gideceğim yere gittikten sonra amacımın gerçekleşeceğini, yani onu hatırlayıp gerçekleştireceğimi biliyordum. Attığım her adımda koridor aydınlanmaya başlıyordu. Tavandaki bildiğim hiçbir lambaya benzemeyen ışıklarla. Görebildiğim kadarıyla petek şeklindeydi bu ışıklar ama nasıl bir enerjiyle yandıklarını kestirememiştim. Elektrik …