27.02.2019

“Oku…” demişti hocam. Okumuştum ben de… Sonra, yani okurken; okumakta olduğum ve okuyacağım şeyleri yorumlarken kullanmam gereken; ya da kullanırsam yararlanacağımı düşündüğü bakış açılarından söz etmiş, bazı talimatlar vermişti. Düşünmemi sağlamaya çalışmıştı son gücüyle. Kimi zaman birlikte düşünmüştük. Bazense, yollarımız ayrılmıştı düşüncenin dehlizlerinde. Bir mumla, beni kendi yoluma uğurlamıştı keşfetmem için. Kendi mumunu alıp kendisi de başka yerlere gitmişti. Ardından yollarımızı anlatmıştık birbirimize. Sonra ölmüştü hocam… Ölmeden önce son emri, “Yaz…” olmuştu.

Okumaya Devam Et

20.04.2018

Uçsuz bucaksız bir koridorda yürüyordum. Tıpkı rüyalarda yaşanan bir hisse benziyordu ama bu olanların herhangi bir rüyayla ilgisi olmadığını çok iyi biliyordum. Bu koridor gerçekten de bu kadar uzundu ve attığım her adımda bir amaç gizliydi. Belli bir amaç… Bu amacın ne olduğunu bilmediğim, bir amacımın olmadığı anlamına gelmiyordu. Evet, ilginçti ama amacımın ne olduğunu bilmiyordum. Gerçekten de bilmiyordum. Gerçi bilmemem gerektiğini biliyordum. Ancak gideceğim yere gittikten sonra amacımın gerçekleşeceğini, yani onu hatırlayıp gerçekleştireceğimi biliyordum. Attığım her adımda koridor aydınlanmaya başlıyordu. Tavandaki bildiğim hiçbir lambaya benzemeyen ışıklarla. Görebildiğim kadarıyla petek şeklindeydi bu ışıklar ama nasıl bir enerjiyle yandıklarını kestirememiştim. Elektrik …

Okumaya Devam Et