Nereye sığacağımı bilmiyordum. İnsanlardan nefret ediyordum. Dünyadan nefret etmiyordum ama insanların oluşturduğu dünyadan nefret ediyordum.
Peki ne yapabilirdim? Bir Azeri’nin kurmuş olduğu Asgardia yani tanrıların şehri demek olan, tuhaf ülkeye vatandaş olup bir gün uzaya yerleşmeyi ummak mı? Hem de öyle bir söz vermemelerine rağmen… Bir umut… Zaten ne işe yarar ki bu? İnsan her yerde insan değil mi?
İki yıla kalmaz gürültülü bir motor egzozunu sala sala ortalarda dolaşmayacak mı sanıyordum? Sonra bir kediciği, sırf zevkimiz için dünyadan söküp alacağımız bir kediciği ezmeyecek mi?
Ölmek mi? Ama ya öbür dünya varsa? O zaman da insanlarla karşılaşmayacak mıydım sanki? Bir günahını affetmesi için tanrıya ya da tanrılara yalvarmayacaklar mı yüzsüzce orada mesela? Midemin bulantısını nasıl zapt edeceğimi sanıyordum ki? Hem cehennemde onlarla yanmak… İğrenç çığlıklarını işitmek ve onların oluşturduğu koroya katılmak… Kendi iğrenç çığlıklarımla…
Her şey bir yana, ben kim oluyordum ki? Kendimi ne sanıyordum? Ben kimdim? Bir insan. Kızdığım şey neydi? İnsanlık…
Kendimi nasıl dışlayabilirdim ki insanlardan? Tüm insanlıktan uzak durabilecek bir çözüm bulduğumu varsaysam bile, bir insandan, kendimden uzak duramayacaktım. Bu nasıl çözülebilirdi? Kendimi değiştirebilirdim. İnsan tarafımı, yani en azından kızdığım özelliklerini taşıyan tarafımı öldürebilir, köreltebilirdim bir şekilde. Sonra belki de diğer insanları…
Belki kendime daha gerçekçi bir uzay ülkesi tasarlayabilir, nefret ettiğim ismi, artık severek verebilirdim. ‘İnsanistan’ derdim ülkeme.
Madem aklıma gelmişti bu fikir, gerçekleştirmek gerekirdi. önce anahtarı, sonra kapıyı yapmak… Yani insan denen yaratığın hangi özelliklerinden nefret ettiğimi tespit etmem gerekirdi.
Sonra da; nasıl yok edebileceğimi…
Bunu kendi başıma yapabilir miydim?
Elbette hayır…
İşte bakın, nefret ettiğim ilk özelliği bulmuştum bile. Kibir…
İnsanlarla, bu fikre sahip olabileceğini düşündüğüm insanlarla çalışmalıydım.
Herkes insanlıktan yakınıyordu gerçi. Çok azımız değiştirmeyi düşünüyordu.
Hepimiz kendimizdeki nefret ettiği özelliği değiştirebilsek mesela… Ya da bunu değiştirebilmenin, çocuklarımıza aktarmamanın yolunu birlikte bulabilsek? Birbirimizin notlarını alıp sorular sorarak çalışmış mı; çalışmamış mı, sınasak?
Bunları düşünüp sabah hiçbir şey olmamış gibi işe gidemezdim.
Bir şeyler yapmalıydım.