21.10.2018

Nereye sığacağımı bilmiyordum. İnsanlardan nefret ediyordum. Dünyadan nefret etmiyordum ama insanların oluşturduğu dünyadan nefret ediyordum. Peki ne yapabilirdim? Bir Azeri’nin kurmuş olduğu Asgardia yani tanrıların şehri demek olan, tuhaf ülkeye vatandaş olup bir gün uzaya yerleşmeyi ummak mı? Hem de öyle bir söz vermemelerine rağmen… Bir umut… Zaten ne işe yarar ki bu? İnsan her yerde insan değil mi? İki yıla kalmaz gürültülü bir motor egzozunu sala sala ortalarda dolaşmayacak mı sanıyordum? Sonra bir kediciği, sırf zevkimiz için dünyadan söküp alacağımız bir kediciği ezmeyecek mi? Ölmek mi? Ama ya öbür dünya varsa? O zaman da insanlarla karşılaşmayacak mıydım sanki? Bir …

Okumaya Devam Et

12.08.2018

Kendime bir söz vermiştim. Emekli olursam Antarktika’ya gidecek, barışın hüküm sürdüğü bir yerde nasıl yaşandığını görecektim. Her ne kadar kurak ve soğuk bir yer olsa da; barışın sıcaklığı olacaktı orada. En azından öyle hayal ediyordum. Bir kontrol etmeye değerdi. İşim gereği neredeyse dünyayı gezme fırsatı bulabilmiştim ve gittiğim hiçbir yerde barışı, dolayısıyla mutluluğu bulamamıştım. Bir ressamdım ben. İyi bir ressam ve aynı zamanda da resim eleştirmeni. Hem başkalarının eserlerini eleştirmek hem de kendi eserlerimin eleştirilmeleri için sergiler yapmak için, dünyanın dört bir tarafına gitmiş, sergi ya da ziyaretlerimin arasına gidilmesi gereken yerleri gezmiştim. Bu geziler, aslında hiç de herkesin gittiği …

Okumaya Devam Et