22.03.2018

Galiba on üç yaşına bastığı günün ertesi günü fark etmişti. Bir sırrı vardı. Kimseye söyleyemeyeceği bir şey… Kendisine bile…
O Midas’ın kulaklarının eşek kulakları olduğunu kuyuya söyleyen berber değildi. Sırrını içinde büyüttü ve büyüdü.
Bir sürü insan girdi hayatına. Bir sürü insan zaten vardı ama hiç kimseye söyleyemedi. Kimseyi sırrını söyleyecek kadar yakın görmedi…
Genç yaşında, çok severek evlenmişti. Eşiyle her şeyi paylaştı. Sırrı dışında…
Çocukları oldu. Her saniyesinden haberdardı ailesi ama sırrını bilmiyorlardı.
Yabancı bir sürü insanla konuştu. Onlara anlatsa hiç kimsenin haberi olmazdı ve rahatlardı belki ama kimseye sırrına dair hiçbir şey anlatmadı.
Yaşlandı. Torunları oldu. Ölmek üzereyken en sevdiği, her şeyini en çok ona anlattığı torunu yanındaydı. Son kalan soluğuyla sırrını ona söyleyecek oldu, bir anlık duraklaması, o soluğa mal oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir